“Kuran da kurtaran da insan oğlu insandır…”

burkali4+4+4 yasasına karşı gelişen muhalefet, bu yasanın bir eşik olduğunun farkındaydı. Türkiye’nin gelecek kuşaklarını dinci ve kinci yapma projesinin eşiği. Bu eşik aşıldı. Fakat ülkeyi rejim krizinde stabilize eden Tayyip Erdoğan yönetimi vassalları aracılığıyla yeni eşikleri gündeme getirmeye devam ediyor. Şimdi önlerinde daha yüksek bir eşik var. Milli Türk Talebe Birlikleri’nde, Komünizmle Mücadele Dernekleri’nde düşünce dünyaları şekillenen, Kutsal Kitabın dışında bir de Necip Fazıl’dan etkilenen hamaset ve nefreti düşünce iklimi olarak tahayyül eden neslin yönettiği ülkemizdeki yeni eşik lakliğin anayasadan çıkarılması. Doğrudan Meclis Başkanı Kahraman tarafından dile getirilen bu arzu aslında sadece daha yüksek eşikleri işaret ediyor. Bir yandan cemaat ve vakıf ellerine bırakılan çocukların uğradığı tecavüz ve istismarı konuşurken bir yandan bu cemaat ve vakıfların ağırlandıkları iktidar makamını dile getirmemiz eşiğin neresinde olduğumuzu gösteriyor. Hüseyin Üzmez eşiğini hatırlamayan var mı? Artık o eşik aşıldı. Bugünümüz ve çocuklarımızın geleceği açısından laiklik, barış ve demokrasi mücadelesiyle beraber sesimizi en gür çıkarmamız gereken siyasal talep, halkın yaratacağı aşılmaz bir eşik olarak  yükseltilmelidir. Ayrıntı Dergi’de sürdürdüğümüz Türkiye’nin laiklik karşıtı gündemi dizisini bu sayımızda dosyaya taşıdık.

Editörlüğünü Bülent Özçelik’in yaptığı laiklik dosyasında, Türkiye’nin laiklik gündemini birbirinden farklı boyutlarıyla ele almaya çalıştık.  Özçelik, giriş yazısında Türkiye’nin Laiklik Gündemi’ni de kısaca aktarırken, laikliğin insanlığın özgür yaşamı için taşıdığı öneme dikkat çekiyor. Doğan Göçmen,  laikliğe dair kavramsal bir bakış açısı geliştirmeye çalıştığı yazısında, felsefi temelleri, Antik Çağ’dan başlayarak incelemeye çalışıyor. Kadınlar, iktidar ve laiklik karşıtları tarafından bu tartışmanın pasif  ama “kurban edilebilir” bir nesnesi haline getirilmeye çalışılıyor. Pınar Ecevitoğlu ile, laiklik tartışmasında kadına biçilen rol ve bir mücadele hattının unsurlarını konuştuk.  Emrah Gülsunar, “Jakoben laiklik” kavramını önce tarihsel bir perspektiften inceliyor, sonrasında ise onun 80 sonrası tartışmalardaki işlevsel yönünü irdeliyor. Cenk Saraçoğlu, 2016 Türkiyesinde Solun Laiklikle İmtihanı yazısında, güncel tartışmalara değinirken sol siyasetin laikliği merkeze alması gerektiğini vurguluyor.  Ayhan Bilgen ile  Müslümanlar ve laiklik üzerine yaptığımız söyleşide, Bilgen, güncel İslami eğilimlerin radikalleşmeye müsait bir anlayış geliştirdiğini, oysa, İslam içerisinden başkalarına kendisini dayatmayan özgürlükçü bir yorum çıkarılması gerektiğini ifade ediyor. Fırat Çağlıyan, Kürt Özgürlük Hareketi ve Sekülerlik yazısında, ciddi bir önem taşısa da çok da tartışılmayan bir konuya giriyor. Çağlıyan, Kürtler ve sekülerliği Cumhuriyet tarihi boyunca yaşanan gelişmelerden başlayarak Rojava deneyimine dek ele alıyor. Efe Peker, “laikliği yeniden kazanabilmek için işe nereden başlamalı?” sorusundan yola çıkarak laiklik konusunda akılda tutulması gereken  “beş engeli” vurguluyor. Dosyamızın son kısmında ise, Türkiye’de laiklik literatürüne dair seçtiğimiz kitaplardan oluşan Laiklik Kitaplığı yer alıyor.

Dergi’nin gündem bölümü, Türkiye’nin anayasasını tartışmanın yöntem ve koşullarını ortaya koyan ayrımlar sunarak yeni anayasa tartışmalarına müdahale amacını taşıyan Dinçer Demirkent’in yazısıyla açılıyor.

Derginin yayına hazırlandığı günlerde Özgür Gündem’in nöbetçi editörleri Şebnem Korur Fincancı, Erol Önderoğlu ve Ahmet Nesin tutuklandı. Türkiye’de hakikatin açığa çıkarılmasının yönünde ısrar edenler ile yalanın iktidarı arasındaki mücadele her geçen gün şiddetlenerek sürüyor ve mücadelenin en ön saflarında medya çalışanları yer alıyor. Gündem bölümünün ikinci metni, Özgür Yusufoğlu’nun Hüseyin Köse ile yaptığı, medyanın halini tartıştığı söyleşi.

Politika-Dünya bölümünde yer alan yazılardan ilki, Engin Sustam’ın Fransa’yı sallayan Gece Ayakta Hareketi’ne ilişkin değerlendirmesi. Sustam, Fransa’daki sosyal patlamayı hem yeni eylem formlarıyla ilişkilendiriyor, hem de bu sosyal patlamanın genel grevlerle ilişkisini anlamaya çalışıyor. Bölümün ikinci yazısı olarak, Onur Yıldız ve Toygar Sinan Baykan’ın, Sadiq Khan’ın Londra Belediye Başkanı olma sürecini, bunun neden ve olası sonuçlarını analiz eden metni yer alıyor.

Politika Teori Bölümü’nde Fransız düşünür Etienne Balibar’ın “Felsefi Antropolojiden Sosyal Ontolojiye ve Yeniden Felsefi Antropolojiye: Marx’ın Feuerbach Üzerine Altıncı Teziyle Ne Yapacağız?” metninin çevirisini yayımlıyoruz. Balibar’ın bu kapsamlı değerlendirmesini büyük bir emekle dilimize kazandıran Gülden Özcan’a şükran borçluyuz.

Eleştiri-Kitap bölümümüzde iki yazı var. Özgür Balkılıç Yordam Kitap tarafından geçtiğimiz aylarda yayımlanan, E. Attila Aytekin, Gökhan Atılgan, Mustafa Şener, Ateş Uslu, Ebru Deniz Ozan, Melih Yeşilbağ, Cenk Saraçoğlu’nun katkı sunduğu “Osmanlı’dan Günümüze Türkiye’de Siyasal Hayat” kitabını değerlendirdi. Balkılıç’a göre Osmanlı’dan Günümüze Türkiye’de Siyasal Hayat “Türkiye siyasal ve toplumsal hayatının yaklaşık 700 yıllık serencamının Marksist bir perspektiften etkileyici bir anlatısı olduğu” için mühim bir eser. Abdülbaki Güçlü ise N. Ekrem Düzen’in hazırladığı “Herkes İçin Kolay ve Pratik Ayrımcılık, Ötekileştirme, Dışlama Rehberi” üzerinden ötekilik, kimlik, siyaset ve ayrımcılık üzerine düşünüyor. Sinema-Eleştiri bölümümüzde ise Asuman Susam 2016 yılında oldukça tartışılan “Toz  Bezi” filmini mercek altına aldı. Ahu Öztürk’ün yönettiği film kimlik, cinsiyet ve sınıf ilişkileri üzerine yeniden düşünmeyi teşvik ettiği için dikkat çekici bir sanat yapıtı olmuştu. Susam, “düşünen sinemaya iyi bir örnek” olarak gördüğü Toz Bezi’ni sinema eleştirisi sınırlarını kabul etmeyen bir derinlikte inceliyor. Son olarak Sanat-Eleştiri bölümünde Necmi Kargın, Sembolist Ritüeller: Khora yazısıyla duyguların düzenlenişi-etkileşimi olarak ortaya çıkan ritüel ve sembolizmin sanatla olan ilişkisini tartışıyor.

İyi okumalar…