Sadiq Khan’ın başkan seçildiği 2016 yılı Londra belediye seçimleri istisnai bir medya ilgisi ve heyecan yarattı. Yalnızca İşçi Partisi’nin bir önceki genel seçimlerde aldığı başarısızlık ve Jeremy Corbyn’in genel başkanlığının yarattığı tartışmalar değil bu seçimlerde iddia sahibi olan iki partinin (İşçi Partisi ve Muhafazakar Parti) aday profilleri arasındaki renkli karşıtlık da bu istisnai ilgiyi ortaya çıkaran nedenlerden biriydi. Yazının seçimlerin pratik, stratejik boyutlarına eğilen ilk kısmında önce seçimlerde ön plana çıkan konulara bir göz atacağız. Ardından seçimlerin iki adayı olan Zac Goldsmith ve Sadiq Khan’a biraz daha yakından bakıp kendisine seçimleri kazandıran etkenleri tartışmaya çalışacak ve Londra’daki seçim zaferinin İşçi Partisi için ne anlama geldiğine dair bir yorumla bitireceğiz. Ardından dar gelirli Pakistanlı bir Müslüman aileden gelen Sadiq Khan’ın Londra’ya belediye başkanı seçilebilmesinin ne anlama geldiğine dair daha geniş kapsamlı bir tartışma yürüterek yazıyı noktalayacağız.
Londra Belediye başkanlığı seçimleri: meseleler ve adayların pozisyonları
Seçimler öncesinde önem kazanacağı düşünülen meselelerin arasında Londra’nın konut krizi ve ulaşım konusunda yaşadığı sıkıntılar başı çekti.[1] Guardian’ın seçimler öncesinde okurları arasında yaptığı bir araştırma da Londralıların en çok makul fiyatlarda konut bulma sıkıntısından, hava kirliliğinden, Londra’da ödenen asgari ücretin şehrin pahalılığı karşısındaki düşüklüğünden ve ulaşım masraflarının yüksekliğinden şikayetçi olduğunu ortaya koydu.[2] Zac Goldsmith konut sorununa 2020 yılına kadar yılda 50,000 yeni konut üreterek ve bu konutlara erişimde Londralılara öncelik tanıyarak çözüm bulacağını ileri sürdü. Muhafazakar aday ulaşım konusunda ise hem gece metro servislerinin sürmesini sağlayacağını hem de yeni bir ulaşım hattının inşasına başlanacağının sözünü verdi. Suçun önlenmesi konusunda daha çok polisin özellikle geceleri toplu taşıma araçlarında görevlendirileceğini vadetti. Çevre konusunda da Londra’yı çevreleyen parkların ve şehrin içindeki yeşil alanların korunacağı ve geliştirileceği, daha fazla yeşil aracın kullanıma sokulması için destekleyici bir tavır alınacağı sözünü verdi.[3]
Sadiq Khan ise aynı meseleleri daha eşitlikçi bir perspektiften ele aldı. Mesela Khan seçim bildirgesinde konut sorununun çözülmesi adına yeni inşa edilecek evlerin her şeyden önce satın alınmalarının ve kiralanmalarının alt ve orta gelir grubundaki insanlar için mümkün olabilmesi adına “gerçekten makul fiyatlarda” olmasına özen göstereceğini vurguladı.[4] Diğer taraftan aynı bildirgede Khan, ulaşım fiyatlarının artışına bir dur diyeceğini ve toplu taşımayı rekor fiyatlarla kullanan Londralılara dört yıl boyunca fiyat artışı olmayacağının sözünü verdi.[5] Suçların önlenmesi konusunda rakibine benzer siyasalar takip edeceğini belirten Khan özellikle ayrımcı nefret suçları ve kadına yönelik suçlar konusunda yönetiminin sıfır tolerans politikası izleyeceğini de belirtti.[6] Khan ayrıca cinsiyetler arası gelir adaletsizliğinin ortadan kaldırılması ve şehirde çalışan herkesin adil bir ücret alması için çabalanacağının ve böylelikle Londralılar önündeki cinsiyet ve sınıf temelli “görünmez engellerin” kaldırılmasında adımlar atılacağının sözünü de verdi.[7] Bunların yanı sıra Khan aşağıda daha ayrıntılı bir şekilde inceleyeceğimiz seçim stratejisine uygun olarak iş çevrelerine bazı kayda değer güvenceler de sundu. Hem görev süresi boyunca iş çevreleriyle yakın ilişki halinde olacağını hem de yeni girişimlerin büyümesi için rekabet ortamının korunması yönünde bir kararlılık sergileyeceğini belirtti.[8]
Zac Goldsmith ve Sadiq Khan
Ne var ki bu temel meseleler ve siyasa pozisyonları üzerinden girilen seçime damga vuran dinamik Goldsmith ve Khan arasındaki kimlik temelli ve hayli kişiselleşmiş gerilim oldu. Bu bakımdan adayların biyografilerine kısaca bakmak ve aradaki çarpıcı farklılığa işaret etmek anlamlı olacaktır. İşçi Partisi’ne yakınlığıyla bilinen tabloidlerden olan Daily Mirror’ın haberine göre Muhafazakar Parti’den kolay bir şekilde Londra belediye başkanlığı için aday olan Zac Goldsmith hakkında bilinmesi gereken ilk şey “uzun boylu, yakışıklı ve göz sulandıracak derecede zengin olduğu”. Gazetenin haberine göre Goldsmith gözükara bir iş adamı olan Sör James Goldsmith ve sosyetenin renkli bir siması olan Leydi Annabel Goldsmith’in çocuğu olarak dünyaya gelmiştir. Goldsmith 284 milyon poundluk servetiyle aşırı derecede zengindir. David Cameron ve Boris Johnson’ın da aralarında bulunduğu diğer önde gelen Muhafazakar siyasetçiler gibi Goldsmith de bir dönem, İngiliz müesses nizamının seçkinlerini yetiştiren yatılı Eton Koleji’nde bulunmuştur. Gazeteye göre epey “maceralı” bir hayatı olan Goldsmith, çevre konusundaki duyarlılığıyla bilinmektedir ve daha önceleri Londra Muhafazakar Parti milletvekilliğinin yanı sıra bir ekoloji dergisinin yayıncılığını da yapmıştır.[9] Daha sonradan kendisine destek açıklayan bir rakibi Goldsmith’in önceki hayatındaki başarıları şu şekilde özetlemiştir: “300 milyonluk bir mirasa konmak ve bir ekoloji dergisi çıkarmaktan başka gerçek bir başarısı yok.”[10] Zac Goldsmith’in biyografisi Muhafazakar bir tabloid olan Mail’i bile memnun edemeyerek seçim öncesinde bir köşe yazarının hakkında şunları yazmasına neden olmuştur: “İyi bir görgüsü fakat mukavemeti olmayan bu zengin çocuğunun Muhafazakarlarca aday gösterilmesi [Sadiq Khan’ın kazanmasına yol açarak] başkente büyük bedel ödetecektir.”[11]
Diğer taraftan Sadiq Khan ise, kendisinin de seçim öncesinde sıklıkla vurgulamayı sevdiği gibi, aslen Müslüman ve Pakistanlı olan dar gelirli bir aileden gelmektedir. Khan’ın babası belediye otobüsü şoförü iken annesi ise terzilik yaparak evin geçimine katkıda bulunmuştur. Londra’da bir toplu konutta (council house) büyüyen Khan’ın altı erkek ve bir kız kardeşi vardır. Kardeşlerinin beşi üniversite mezunu ve biri de çok başarılı bir teknisyendir. Han bu toplu konut yaşamını “gerçek bir cemaat ve dayanışma hissi” ile dolu olarak değerlendirmektedir. [12] Kendisiyle seçimlerden önce Newstatesman’da yapılan uzunca bir röportajda çok erken yaşlarında aile bütçesine katkı sunmak için çalışmaya başladığını belirten Khan, bazı yazları inşaatlarda da çalıştığını vurgulamıştır. Çocukluk ve gençlik yıllarında, yani 1980’lerde, çok daha az toleranslı bir şehir olduğunu belirttiği Londra’da defalarca tartaklandığını ve ırkçı hakaretlere uğradığını, kavga etmek zorunda kaldığını belirten Khan daha sonraları hukuk eğitimi almış ve başarılı bir insan hakları hukukçusu olarak ün yapmıştır. Khan şirketler hukuku yerine insan hakları hukuku alanında uzmanlaşmayı seçmesinin başından beri zengin olmaktan çok “mağdur” insanlara yardım etmenin kendisi için bir öncelik olmasından kaynaklandığını belirtmiştir. Khan daha 15 yaşındayken İşçi Partisi’ne katılmıştır. Gençlik yıllarında kardeşleriyle birlikte boksla ilgilenmiş ve daha sonraları amatör olarak futbol ve kriket de oynamıştır.
Doğduğu ve büyüdüğü muhit olan Tooting’de uyuşturucu kullanımı ve mahalli çetelerin uyguladığı şiddet nedeniyle kötü bir ünü olan bir liseden mezun olan Khan röportajcının bu okula ilişkin sorularını şu şekilde yanıtlamıştır:
“Bak, burası hala faaliyette olan bir kurum ve öğrencilerin eğitim gördüğü bir yer, okulun itibarını zedelememek lazım. İyi bir okuldu, bana potansiyelimi gerçekleştirmem için yardımcı oldu. Ben şu okula gitseydim şöyle olurdum diye yakınan insanlardan değilim. Bu okul harikaydı ve öğretmenler gerçekten ellerinden geleni yapıyorlardı. Fakat belalı bir tarafı da vardı, kendinize dikkat etmeniz gerekiyordu, uyanık olmak zorunda olduğunuz bir ortamdı”.[13]
Khan 2005 yılında İşçi Partisi’nden seçilen Londra milletvekillerinden biri olmuştur. İçki içmeyen ve dindar bir Müslüman olduğu belirtilen Khan’ın belediye başkanlığındaki rakibi Goldsmith’in aksine İşçi Partisi adayı olabilmek için gerçekten çok mücadele ettiği, seçim kazanmakta, sahada kampanya yürütmekte ve yeni destekleyiciler bulmakta özel bir hüneri olduğu yorumcular tarafından kaydedilmektedir.[14] Buna karşın bazı İşçi Partililer ise Khan’ın kazanma hırsının bir aşırı pragmatizm izlenimi verdiğini de not düşmektedir.[15]
Sadiq Khan nasıl kazandı ve bu İşçi Partisi için ne anlama geliyor?
Seçimlerde başa güreşen bu partilerin adaylarının yukarıda aktarılan biyografileri seçim yarışının muhtevasını derinden etkilemiştir. Bununla birlikte, Londra’nın özel toplumsal koşulları da seçimin kaderini büyük oranda tayin etmiştir. Gerçekten de seçimler öncesinde öngörüldüğü gibi Londra, 1997’den beri İşçi Partisi’nin kalelerinden biri haline gelmiştir ve parti Londra’da bu tarihten beri ulusal düzeyde aldığı oyun %5-10 arasında değişen miktarda fazlasını almaktadır. Demografik olarak Londra artan bir şekilde İşçi Partisi’ni destekleyen bir seçmen profiline kavuşmuştur. İngiltere’nin bütünü ile kıyaslandığında Londra ortalama olarak çok daha genç, çok daha eğitimli ve etnik çeşitliliğinin çok daha fazla olduğu bir yerdir ve bu demografik yapı İşçi Partisi tercihini güçlendirmektedir. Muhafazakarlara bugüne kadar bir avantaj sağlamış olan Londra’nın çeperlerinin beyaz ve İngiliz olma özelliği de giderek kaybolmaktadır.[16]
Tam da bu son vurgulanan durum, yani Muhafazakar partinin batı Londra’nın Westminster, Kensington, Richmond gibi varlıklı semtlerindeki üstünlüğünü çeperlerdeki daha dar gelirli beyaz çalışan sınıfların desteğiyle tahkim etme stratejisinin altının demografik olarak boşalmaya başlamış olması, Goldsmith’i sol ve liberal basın tarafından ırkçı bir siyaset izlediği ithamına yol açan bir seçim stratejisine götürmüştür. Goldsmith, Londra’nın çeperlerinde yoğunluklu olarak yaşayan Müslüman olmayan göçmenlerin (büyük oranda Hintli ve ağırlıklı bir şekilde Müslüman olmayan göçmen nüfusun)[17] oylarını alabilmek için sıklıkla Khan’ın Müslüman oluşunun Hindu ve Sih cemaatlerine zarar vereceğini vurgulamıştır.[18] Goldsmith ve muhafazakar basın Khan’ı sistemli bir şekilde radikal İslamcılarla ilintilendirmeye çalışmıştır.[19] Muhafazakar Parti stratejisine yönelik bütün eleştirilere karşın seçim sonuçlarına bakıldığında ayrımcı stratejinin Muhafazakarlara Londra’nın merkezindeki varlıklı kalelerinde olduğu kadar Hindu ve Yahudi nüfusun çalışan sınıflardan beyazlar ile birlikte yaşadığı Barnet, Ealing ve Harrow gibi çeperdeki semtlerde de üstünlüğünü korumasına yardımcı olduğu görülmektedir.[20]
Yine de bu pek de centilmence olmayan girişimler dahi, sınırlı katkılarına rağmen, muhafazakarların seçimi kazanması için yeterli olmamıştır. Bir muhafazakar yazarın epey ayrımcı ve öfkeli bir dille ifade ettiği gibi “Londonistan rahatsız edici bir şekilde Britanya’nın bir parçası olmaktan uzaklaşmıştır. Kensington, Chelsea ve Notting Hill gibi zenginliğin bir kaç kalesi dışında bizim değerlerimizle çok az şey paylaşan birçok insan İşçi Partisi’nin […] doğal destekçileridir.”[21] Ancak Sadiq Khan hem İşçi Partisi’nin Londra’daki geleneksel gücünü korumayı bilmiş hem de bunun üzerine yeni oylar katmayı da becermiş gibi görünüyor. Khan, mesela, 2012 seçimlerinden farklı olarak, Türkiyeli göçmenlerin de yoğun olarak yaşadığı Londra’nın kuzeyindeki Islington, Hackney ve Harringey’in yanı sıra Enfield’ın da kendisine oy vermesini sağlayabilmiştir.[22] Khan’ın yukarıda değinilen biyografisinin ve kampanya azminin dar gelirli Müslüman göçmenler arasında belirli bir sempati yarattığını düşünmek akla yatkın görünmektedir. Diğer taraftan Khan kampanyasını yürütürken dikkatli bir şekilde İşçi Partisi’nin yeni genel başkanı Corbyn ile yan yana görünmekten kaçınmış, iş çevrelerine daha sempatik bir izlenim vermiştir. Bazı yorumcular bunun Khan’a katkısı olduğunu düşünmektedir.[23] Sadiq Khan ise seçimlerden hemen sonra başarısını Londralıların en çok kaygılandığı konut sorunu, ulaşım ve Ulusal Sağlık Hizmetleri gibi alanlarda sundukları çözüm önerilerine, ve kampanyasının İşçi Partisi’nin geleneksel seçmenlerinin ötesinde bir seçmene bulunduğu çağrı ile açıklamıştır. Khan’a göre
“İşçi Partisi yalnızca kendi aktivistlerine değil herkese hitap eden büyük bir çatı olmak durumundadır. Belirli gruplara açıkça sırtını dönen kampanyalar yenilgiye mahkumdur. Londra’da olduğu gibi İşçi Partisi’nin sözde doğal seçmeni olan kesimlerin oyları genel seçimleri kazanmak için de yeterli olmamaktadır. Daha adil bir toplum yaratmak ve kamu hizmetlerini geliştirmekte olduğumuz kadar ekonomi ve güvenlik gibi konularda da İşçi Partisi’ne güvenilebileceğine daha önce Muhafazakarlara oy vermiş olan seçmeni ikna etmek zorundayız.”[24]
Dolayısıyla Khan’ın siyasette ideolojiyi ikinci plana atan, belediye başkanlığının da büyük ölçüde dayattığı Blaircı bir pragmatizme yaklaştığını ve İşçi Partisi’ne bu yönde telkinlerde bulunduğunu görmek şaşırtıcı değil. Ne var ki bazı yorumcular Khan’ın zaferini Corbyn’in daha soldaki konumlanışına rağmen değil tam da bu yenilenme sayesinde aldığını da ileri sürmektedir. Mesela Newstatesman’in bir yorumcusuna göre Londra’nın merkezinde Muhafazakar hükümetler tarafından uygulanan soylulaştırma faaliyeti bazı dar gelirli muhafazakar seçmenlerin Londra’nın çeperlerine kaymasına ve buraların tam da Corbyn sayesinde İşçi Partisi’ne meyleden genç ve iyi eğitimli beyaz yakalı nüfusla dolmasına yol açmış ve İşçi Partisi’nin başarısını sağlamıştır. Yazara göre Sadiq Khan’ın başarısı İşçi Partisi’nin Corbyn sayesinde kazandığı bu üstünlüğü ezici bir seçim galibiyetine çevirmesidir.[25] Dolayısıyla Sadiq Khan’ın zaferi İşçi Partisi’nin yakın gelecekte izleyeceği seçim stratejileri açısından tartışma gerektiren, karmaşık bir manzara sunmaktadır.
Sadiq Khan’ın Londra’da belediye başkanı seçilebilmesi ne anlama geliyor?
Sadiq Khan’ın Londra Belediye Başkanı seçilmesi sadece Birleşik Krallık siyaseti için değil küresel siyasal tartışmalar için de önem taşımakta. Göç ve göçmenlik meselesi, küresel bir siyasal problem olarak gün geçtikçe tartışmalarda daha fazla yer kaplarken, entegrasyon, asimilasyon, birlikte yaşama, İslamofobi ve çokkültürlülük gibi pek çok diğer başlık ile birlikte giderek daha fazla bağlam içinde siyasal kimliklerin ve konumların belirleyicisi olmakta. Bu yönden Khan’ın seçim zaferi Amerika Birleşik Devletleri’nden Hindistan’a kadar pek çok ülkede yükselen sağcı, ayrımcı ve yer yer ırkçı siyasal söylemlerin boğuculuğu içinde başka bir tür siyasetin mümkün olduğunu göstermesi bakımından dikkate değer. Khan’ın Müslüman kökenli bir göçmen olarak, ‘Batı’ dünyasının en önemli başkentlerinden birinin belediye başkanı olması, biz ve bizden olmayanlar arasındaki sınırları keskinleştirmeyi arzu eden siyasetlerin karşısında bu sınırın geçirgen ve çoklukla kurgusal karakterini hatırlatan bir örnek oldu.
Siyaseti dışarıdan olma ve yerli olma şeklinde tanımlanmış bir ayrım üzerinden kuran ayrımcı söylemler bu karşıtlığın temel siyasal ayrım olduğunu vaaz ederken diğer tüm siyasal kimliklerin görünmez olmasını talep etmektedirler. Londra Belediye Başkanlığı seçim kampanyası süresince de Muhafazakar aday Zac Goldsmith’in yürüttüğü siyasal kampanya bu tür bir siyasal mantık üzerinden işledi. Goldsmith kendisi ile Khan arasındaki farkın yerlilik ve dışarıdan olma ikiliği üzerinden anlaşılmasına gayret ederken aslında Khan’ın etnik kökeninin onun hiçbir zaman yeterince yerli olamayacak olmasının önündeki engel olduğunu varsaymıştı.[26] Fakat bu özelikle Khan örneğinde yanlışlanması oldukça kolay bir iddiaydı. Yukarıda belirtildiği gibi Khan inançlı bir Müslüman – kendisi aynı zamanda bir hacı – olsa dahi, Müslümanlık hiçbir zaman onun siyasal kimliğinin temel kurucu öğelerinden biri olmadı. Khan, Goldsmith’e benim Müslüman olduğumu sürekli insanların gözüne sokmana gerek yok ben zaten seçim broşürüme bunu yazdım derken aynı zamanda da kendisini Müslüman kimliğinin de dahil olduğu bir kimlikler çoğulluğu içinde tanımladığını da belirtiyordu. Khan yalnızca kendisini bir Londralı, bir Avrupalı, bir Britanyalı, bir İngiliz, bir İslam dini mensubu, bir Asyalı, bir Pakistanlı, bir baba ve bir koca olarak tanımlaması ile değil aynı zamanda siyasal pratikleri ile de Goldsmith’in ayrımcı söylemlerine direndi.[27] Milletvekili olduğu zamanlarda Goldsmith’in üyesi olduğu Muhafazakar Parti’nin pek çok üyesinin karşı çıktığı eşcinsel evlilik yasasına destek verme, kendi seçim bölgesinde yer alan bir barın kapanmasına karşı yürütülen kampanyaya katılma, Londra için feminist bir belediye başkanı olacağını iddia etme ve başkan seçildikten sonra da Holokost anma günü etkinliklerine katılma gibi bir Müslüman siyasetçi için sıra dışı olarak adlandırılabilecek pratikleri Khan’ın, Goldsmith tarafından Müslüman kökeni üzerinden ayrımcı siyasal söylemlerin hedefine konulmasının neden bir seçim başarısına dönüşmediğini anlamak için önemli.[28]
Bu noktada bir diğer önemli husus ise Londra şehrinin kendine has özelliklerinin siyasal anlamı. Batı’nın pek çok şehri barındırdığı gettolar, ayrışmış yaşam alanları ve demografik nitelikleri itibariyle ayrımcı siyasal söylemler için elverişli bağlamlar oluştursa dahi Londra belki dünya üzerinde sadece New York ile kıyaslanabilir çoğulculuğu neticesinde diğer şehirlerden ayrışmakta. Sadece barındırdığı etnik ve kültürel çoğulculuk değil, Londra’da yaşayan beyaz İngilizlerin de ülke ortalamasına göre daha eğitimli ve daha liberal olması itibariyle de Londra yüksek ihtimal ile ülkenin herhangi başka bir şehrinde daha büyük destek bulabilecek ayrımcı söylemlerin etkisinin sınırlı kalmasına yol açtı. Irkçı UKIP’in (United Kingdom Independence Party – Birleşik Krallık Bağımsızlık Partisi) ülkede yüzde yirmi destek bulduğu zamanlarda Londra içinde bulduğu desteğin sadece yüzde yedi civarında kalması, Khan’ın Londra Belediye Başkanı olmasına giden sürecin nasıl mümkün olduğunun anlaşılması için önemli bir faktör olarak akılda tutulmalı.[29]
Khan, dışarıdan olma ve yerli olma üzerinden şekil alan bir siyasal mantık tarafından kavranamayan siyasal kimliği ile küresel ölçekte yükselen ayrımcı siyasete karşı bir örnek olmaya başkanlığı süresince de devam edeceğe benziyor. Londra Belediye Başkanı seçilmesinden sonra yaşanan iki olay bunun emarelerini göstermekte. ABD başkanlık seçimi adaylarından Donald Trump seçim çalışmaları sırasında ülkeye Müslümanlar’ın girmesinin yasal yollarla engellenmesi gerektiğini söylediğinden büyük yankı uyandırmıştı. Trump’ın bu sözleri ayrımcı söylemlerin bir örneği olmasının yanı sıra “Batı” dünyasında yükseldiği iddia edilen İslamofobi’nin bir örneği olarak da anlaşıldı. Khan’ın Londra belediye başkanı seçilmesi ile Trump Müslümanların ABD’ye girmesinin engellenmesi hususunda Khan’a bir istisna uygulanabileceğini söylediğinde ise bu kez gözler Khan’ın vereceği cevaba çevrilmişti. Trump muhtemelen Khan’ın “Batılı değerlere entegre olmuş” iyi bir örnek olması itibariyle ona istisna hakkını “bahşederken” bu “bahşedişin” ırkçı ve ayrımcı bir söylem olduğunun farkında bile değildi. Fakat Khan verdiği cevap ile bu durumun farkında olduğunu gösterdi:
“Bu sadece benim hakkımda değil. Arkadaşlarım, ailem ve dünyanın her yerinde benimle aynı arka plandan gelen insanlar hakkında. Trump’ın İslam hakkındaki cahilce fikirleri ülkelerimizi daha az güvenli yapmakta, Müslümanları yabancılaştırma riskini taşımakta ve aşırı fikirlere malzeme vermekte. Donald Trump ve çevresinde yer alanlar İslam’ın batılı değerler ile örtüşmediğini düşünseler de, Londra onlara yanlış olduklarını gösterdi.”[30]
Bu olay Khan’ın Müslüman karşıtı ayrımcı söylemler tarafından kolaylıkla kodlanamaması, ayrımcı söylemlerin tasvir ettiği Müslüman tipine uymaması gibi uyuşmazlıklarının bu söylemlere itiraz etmek adına önemli bir dayanak olarak anlaşılabileceğini gösterdi. Fakat Khan sadece “İslamofobların” değil İslamcıların da kolayca kodlayabildikleri ve bir Müslüman olarak İslamcı söylem içinde kahramanlaştırabildikleri bir örnek olmadı. Yukarıda sayılan özellikleri itibariyle sıradan bir İslamcı siyasetçi olmayan Khan – ülkemizde Khan’ın seçim zaferinin medyada ne kadar az yankı bulduğu da dikkate alınırsa – dünya çapında İslamcıların kendilerinden biri olarak kabul ettiği bir kişi değil. Bunun acı örneklerinden birisi Khan’ın seçim zaferini kutlayan Pakistan’lı insan hakları avukatı Khurram Zaki’nin Taliban tarafından öldürülmesi öldü. Zaki, Khan’ın Pakistan ve Müslüman kültürünün bir parçası olmadığını, Batılı seküler demokrasinin içinde yetişmiş bir kişi olduğunu ve tam da bu özellikleri nedeniyle Britanya’daki Pakistan kökenli gençlere örnek olması gerektiği gibi fikirlere sahip bir reformcu olarak Taliban’ın hedefi oldu.[31]
Bu örneklerden hareketle söylenebilir ki Khan’ın İslam karşıtı ayrımcı söylemler kadar Batı düşmanı İslamcılar tarafından kendi söylemsel kategorileri içinde tanımlanabilir bir örnek olmaması ayrımcı söylemleri işlevsizleştiren bir söylemsel hamlenin imkanlarını sağlamıştır. Khan etnik ve dinsel kimliklerin giderek siyasetin temel kurucu kategorileri olduğu ve dışarıdan olmak ile yerli olmak arasındaki ayrımın artarak belirleyici siyasal sınır olduğu dünyamızda bu ayrımcı siyasal mantıkları işlevsizleştiren bir siyasal örnek. Bu anlamda da hem İslamofobinin hem de Batı düşmanı bir İslamcılığın dışında Batılı, seküler, eşitlikçi ve özgürlükçü projenin ürünü bir siyasetçi. Dinsel kimliğini siyasette kullanmayan, dezavantajlı bir sosyo-ekonomik arka plandan gelmesine rağmen başarılı olabilmiş ve özgürlükçü tutumlar alan bir siyasetçi olarak Khan bu seçim zaferiyle dünyaya ayrımcı siyasetler ile mücadele etmenin imkanlarını gösterdi.
DİPNOTLAR
[1] Jon Stone, “Who will win the London mayoral election? What are the issues at stake? The big questions explained?”, Independent, 4 Mayıs, 2016, erişim 2 Haziran, 2016, http://www.independent.co.uk/news/uk/politics/london-mayoral-election-2016-who-will-win-zac-goldsmith-sadiq-khan-when-is-it-key-issues-a7012536.html
[2] James Walsh, “10 things Londoners are worried about ahead of the mayoral election”, Guardian, 18 Nisan, 2016, erişim 2 Haziran, 2016, http://www.theguardian.com/politics/2016/apr/18/10-things-londoners-are-worried-about-ahead-of-the-mayoral-election
[3] Asa Bennett, “Who is Zac Goldsmith, what is his manifesto and should I vote for him in the London Mayoral Election?”, Telegraph, 5 Mayıs, 2016, erişim 2 Haziran, 2016, http://www.telegraph.co.uk/news/2016/05/03/who-is-zac-goldsmith-what-is-his-manifesto-and-should-i-vote-for/
[4] “Sadiq Khan for London – A Manifesto for all Londoners”. Nortumberland: Potts Print, 19-20.
[5] Agy., 29.
[6] Agy., 40-43.
[7] Agy., 56-60.
[8] Agy., 11-16.
[9] Jason Beattie, “Who is Zac Goldsmith? Everything you need to know about the Tory candidate for London Mayor”, Mirror, 15 Nisan, 2016, erişim 2 Haziran 2016, http://www.mirror.co.uk/news/uk-news/who-zac-goldsmith-everything-you-7760893
[10] Ben Quinn, “London mayoral race: Zac Goldsmith wins backing of Polish prince”, Guardian, 1 Mayıs, 2016, erişim 2 Haziran, 2016, http://www.theguardian.com/politics/2016/may/01/london-mayor-race-zac-goldsmith-backing-of-polish-prince-john-zylinski
[11] Max Hastings, “Our capital is set to pay dearly for Dave letting a posh-boy eco-nut be the Tory hope for mayor”, Mail, 18 Nisan, 2016, erişim 2 Haziran, 2016,
[12] Jason Beattie, “Sadiq Khan profile: A Liverpool fan with a romantic side – and London’s first Muslim mayor”, Mirror, 6 Mayıs, 2016, erişim 2 Haziran 2016, http://www.mirror.co.uk/news/uk-news/sadiq-khan-profile-liverpool-fan-7914201
[13] George Eaton, “The pugilist: Sadiq Khan’s quest to become mayor of London”, NewStatesmen, 11 Mart, 2016, erişim 2 Haziran 2016, http://www.newstatesman.com/politics/uk/2016/03/pugilist-sadiq-khan-s-quest-become-mayor-london
[14] Agy.
[15] Agy.
[16] Tony Travers and Martin Rogers, “London 2016: What factors will decide who becomes the new Mayor?”, LSE Government blog, 22 Nisan, 2016, erişim 2 Haziran 2016, http://blogs.lse.ac.uk/government/2016/04/22/london-2016-what-factors-will-decide-who-becomes-the-new-mayor/
[17] Londra’nın semtlerine ilişkin istatistiki veriler için bkz. http://londondatastore-upload.s3.amazonaws.com/instant-atlas/borough-profiles/atlas.html , erişim 2 Haziran 2016.
[18] Anoosh Chakelian, “The racial politics of Zac Goldsmith’s London mayoral campaign”, NewStatesman, 6 Nisan, 2016, erişim 2 Haziran 2016, http://www.newstatesman.com/politics/devolution/2016/04/racial-politics-zac-goldsmith-s-london-mayoral-campaign
[19] Agy.
[20] Seçim sonuçları için bkz. “London mayoral election, 2016”, son değişiklik 31 Mayıs, 2016. https://en.wikipedia.org/wiki/London_mayoral_election,_2016
[21] Hastings, “Dave letting a posh-boy”.
[22] 2012 seçimleri için bkz. “London mayoral election, 2012”, son değişiklik 29 Mayıs, 2016. https://en.wikipedia.org/wiki/London_mayoral_election,_2012
[23] Ashley Kirk, “London mayoral election: How did Sadiq Khan win?”, Telegraph, 9 Mayıs, 2016, erişim 2 Haziran 2016, http://www.telegraph.co.uk/news/2016/04/28/london-mayoral-election-the-boroughs-to-watch-in-the-results/
[24] Sadiq Khan, “What Labour can learn from my victory: we can’t ignore the things most voters want”, Observer, 8 Mayıs, 2016, 9.
[25] Stephen Bush, “Victory in London was Jeremy Corbyn’s, not Sadiq Khan’s”, NewStatesman, 20 Mayıs, 2016, erişim 2 Haziran 2016, http://www.newstatesman.com/politics/devolution/2016/05/victory-london-was-jeremy-corbyn-s-not-sadiq-khan-s
[26] Zac Goldsmith’in, Khan’ın Müslüman olmasını seçim kampanyasına konu ederken bunu ilginç bir dilsel tercih ile yaptı. Goldsmith açıktan Khan’ın Müslüman kimliğini hedef almasa da, Khan’ı sürekli olarak bir ‘radikal’ olarak nitelemesi bu radikallik vurgusunun Müslümanlık ile eş anlamlı olarak anlaşılacağına dair sessiz bir kabulden ileri gelmekteydi. Fatema Ahmed, “Sadiq Khan’s Symbolic Victory” 7 Mayıs 2016, son erişim 6 Haziran 2016, http://www.lrb.co.uk/blog/2016/05/07/fatema-ahmed/sadiq-khans-symbolic-victory/
[27] Conor Sullivan ve Jim Pickard, “Victory for Sadiq Khan highlights tolerant face of London”, 7 Mayıs 2016, son erişim 6 Haziran 2016, https://next.ft.com/content/8c974c8e-1379-11e6-bb40-c30e3bfcf63b
[28] Agy.
[29] John Feffer, “Sadiq Khan and the End of Islamophobia”, 11 Mayıs 2016, son erişim 6 Haziran 2016, http://www.commondreams.org/views/2016/05/11/sadiq-khan-and-end-islamophobia
[30] Son erişim 7 Haziran 2016, http://indy100.independent.co.uk/article/donald-trump-and-the-most-eloquent-thing-said-about-sadiq-khans-victory-yet–b1epJEAPwfZ
[31] Son erişim 7 Haziran 2016, http://www.middleeasteye.net/news/pakistani-human-rights-lawyer-shot-dead-after-praising-sadiq-khan-election-victory-1335476228