Trump’ın Büyük Hikayesi: Amerika-Meksika Sınır Duvarı

Donald Trump 2015 yılındaki seçim çalışmaları sırasında vaatlerinden biri olarak Meksika – Amerika sınırına duvar örmekten bahsetmiş, o dönem başkan seçilmesini bile olasılık dışı görenlere ‘Çok güzel bir duvar öreceğiz. Bunu da Meksika ödeyecek. Bu söylediklerimi yazın bir kenara’[1] diye bir kehanette bulunmuştu. Üzerinden geçen 3 senenin sonunda sınıra inşa edilmesi beklenen duvar Meksika’nın ödeyeceği bir proje durumundan Meksika’nın ticaret yoluyla dolaylı ödeyeceği bir projeye ve an itibarıyla da ABD federal bütçesinden ödenmesi beklenen 5 milyar dolarlık bir mega projeye dönüşmüş oldu. Cumhuriyetçilerin sunduğu bütçe önergesindeki 5 milyar dolarlık ek harcama Demokratlar ve Cumhuriyetçiler arasında Aralık ayı başından beri devam eden pazarlıkları kilit noktasına getirdi. Noel öncesi ABD Başkanının ısrarıyla yürürlüğe konan ve ne kadar süreceği tam bilinmeyen bir ‘hükümetin çalışmayı durdurması’ kararı ile karşı karşıya kalındı. Kongrede Demokratlar ve Cumhuriyetçiler arasında bir sonraki yılın federal bütçelerinin ne olacağı konusunda bir anlaşmazlık olması durumunda federal çalışmaların durdurulmasına ve çalışanların ücretlerinin de dondurulmasına karar veriliyor. Çalışmayı durdurma süreci bitene kadar işleri elzem olan federal departmanlar çalışmaya devam ediyor fakat çalışanları süreç bitene kadar ücretlerini alamıyorlar. Çalışması elzem olmayanlar ise süresiz izne çıkmış kabul ediliyor ve süreç sonunda ücretlerini alıp almayacakları tekrar senatodan geçecek karara bağlı oluyor. Dolayısıyla göçmenlik krizi olarak sahnelenen sınır duvarı tartışmalarının çalışmayı durdurma kararının ana eksenini oluşturması sebebiyle Noel tatili boyunca 800,000 federal çalışanın etkileneceği, bunların 400,000 kadarının ise ücretlerini alamayacağı tahmin ediliyor. Çalışması durdurulan bakanlıklar arasında Ulusal Güvenlik Bakanlığı (Department of Homeland Security), Adalet Bakanlığı (the Justice Department), İçişleri Bakanlığı (the Interior Department ), Dış İşleri Bakanlığı (the State Department) ve Barınma ve Kentsel Gelişim Bakanlığı (Department of Housing and Urban Development) bulunuyor.[2]

Özellikle Noel dönemine denk gelmesi sebebiyle birçok aileyi etkileyecek olan bu durumdan tam da kendisinden beklendiği gibi Demokratları sorumlu tutan Trump, Başkan Yardımcısı Mike Pence ve Demokrat liderler Nancy Pelosi ve Chuck Schumer ile 11 Aralık 2018’te kameralar karşısına çıkarak yanlış istatistikler ve yalan beyanlarla açıktan kara propaganda yapmaktan da geri durmamıştı.[3] Kapalı olması beklenen toplantıyı basına açan Trump, titizlikle tertip etmeye gerek bile duyulmamış bir izlencede politik manevralarının ters tepmesine sanki basını da tanıklık etmeye çağırmış enfantil bir zamane lideri gibiydi. Liderlerin, rakipleri gördükleri siyasilerle aynı karelere girdiğini en son ne zaman gördüğünü hatırlamayan bizler için tablonun tuhaflığı bir yana Demokrat liderlerin kamera karşısında kara propagandaya karşı anlık tepkilerine tanıklık etmek de oldukça enteresan.

11 Aralık’ta yapılan sözkonusu pazarlık toplantısının bir uzlaşıdan çok Trump’ın mega projesine bir diskur oluşturmada araçsal olduğu aşikar. Bu noktayı derinleştirmeden önce tartışmanın ortasında duran Orta Amerika Göçmen Kafilesi’nin (Central American Migrant Caravan) ne olduğuna ve göç sürecinin nasıl işlediğine bakalım:

Orta Amerika Göçmen Kafilesi Nedir?

Trump’ın Sınır Duvarı tartışmalarının merkezine oturan Orta Amerika Göçmen Kafilesi 2017 yılında orijinal adıyla Viacrucis del Migrante olarak Sınır Tanımayan İnsanlar tarafından örgütleniyor. 12 Ekim 2018’de Honduras, Guetamala, Nikaragua ve El Salvador’dan yola çıkan kafileler ülkelerindeki yoksulluk, çatışma veya politik baskıların sonucu kuzeye doğru yaklaşık 5 bin kilometre yürüyerek Meksika- Amerika sınırından Amerika’ya iltica etmeyi umuyorlar. Yürüyüş güzergahında gerek yerel halkların yardımı gerekse yardım kuruluşlarının desteğiyle yol alan kadın, erkek ve çocuklardan oluşan kafile Kasım 2018 itibarıyla Tijuana’ya ulaşıyor.  Bu uzun yürüyüşte 7 bini bulan göçmen kafilesinin büyük çoğunluğu Meksika hükümetinin sunduğu sağlık hizmeti, çalışma hakkı, yasal barınma ve çocuklar için eğitim imkanı opsiyonlarını değerlendirerek Meksika içerisinde yasal olarak kalmayı tercih ediyor.[4]  Kafilenin kuzeye doğru ilerleyişinde Trump’ın özellikle Guetamala, Honduras ve Nikaragua gibi ülkeleri yürüyüşü durdurmadıkları takdirde Amerikan yardımlarını kesmekle tehdit ettiğini de belirtelim. Yer yer tutuklamalara sebebiyet veren bu tehdidin ise göçmenlerin yürüyüşünü engellemede herhangi caydırıcı bir etkisi olmadı. 24 Aralık 2018 itibarıyla Kafile Tijuana’da geçici barınaklarda bekletiliyor ve iltica işlemleri ABD sınırının dışında, Meksika içinden işleme konuluyor. [5] Bu bekleyiş ve zorlu süreçte sınır güvenlik devriyeleriyle yaşanan çatışmalarda ABD polisi mültecilere biber gazıyla karşılık vererek grubun sınıra yaklaşmasını engellemeye çalışmıştı. Medyada yer alan haberlere göre mülteciler arasında kafileye destek olan yardım kuruluşlarına ve aktivist liderlerin yeterince bilgi vermemiş olduklarına dair itirazların yükselmesi de gündemde.[6]

Central American migrants who traveled in caravans to the U.S.-Mexico border gather at the entrance of a temporary shelter in downtown Tijuana on Dec. 17, 2018. (Guillermo Arias / AFP/Getty Images)

Göçmenlik ve iltica gerçekten Amerika’nın krizi mi?

Dünya, tarihinin en büyük mülteci dalgasıyla karşı karşıya. Birleşmiş Milletler Temmuz 2018 verilerine göre dünya genelinde 68,5 milyon zorla yerinden edilmiş insan.[7] Mültecilerin %68’i Suriye, Afganistan, Güney Sudan, Myanmar ve Somali’den geliyor. Mültecilere ev sahipliği yapan ilk beş ülke arasında ise Türkiye, Pakistan, Uganda, Lübnan, ve İran bulunuyor.

Bir göçmen ülkesi olarak tanımlanan ABD’de ise Ulusal Güvenlik Bakanlığı’nın (Department of Homeland Security) verilerine göre Ocak 2014 yılı itibarıyla ülkede yaşayan ‘yasadışı göçmenlerin sayısı 12.1 milyon. Bu toplam nüfusun 3.5 – 3.8’ine tekabül ediyor. Yasal yollarla ülkeye giriş yapmış olan göçmenleri ve ailelerini kapsayan 43,7 milyon göçmen içerisinde bir dönem yasadışı yaşamış ama sonradan yasal haklar edinmiş göçmenler de var. Mülteciler ile ilgili rakamlara baktığımızda US Department of State’in 2016 verilerine göre ABD’ye  84,989 kişi mülteci olarak giriş yapmış. Mülteci gönderen ilk beş ülke içerisinde Kongo Demokratik Cumhuriyeti, Suriye, Burma, Irak ve Somali yer alıyor. İltica hakkı verilen vatandaşların ise Çin Halk Cumhuriyeti, El Salvador, Guetamala, Honduras ve Meksika vatandaşları olduğu görülüyor. Yapılan tahminlere göre ise 2016 yılı itibarıyla yaklaşık 300 bin göçmen Meksika-Amerika sınırını kullanarak ülkeye giriş yapmaya çalışmış. Yakalanmadan geçiş yapanlar ise ağırlıklı olarak California, New York, Teksas, Michigan, Ohio gibi eyaletlere dağılmış.

Amerika-Meksika Sınırı ve Duvar Ne Durumda?

Amerika – Meksika sınırı toplam 1,954 mil (3,145 km). Sınırın 653 millik bölümünde halihazırda bariyer, duvar veya boyu 18 feet’i geçen demir tel örgüler bulunuyor. Bu bariyerlerin çoğunu ise 2006 yılında Güvenli Tel Örgü Yasası (Secure Fence Act) ile George W. Bush inşa etmişti. Sınır boyunca toplamda 30 kontrol noktası ve 25 yasal giriş kapısı bulunuyor. Sınırın ABD kısmı boyunca çöl arazisi, dağlık ve kırsal alanlar olduğu gibi San Ysidro ve El Paso gibi şehirler de yer alıyor. Trump, sınırın kalan kısmını da tamamlayarak ABD’ya bakan bölümü estetik olacak duvarın inşası konusunda Twitter’dan örnekler sunmaya da devam ediyor.

Sources: Center for Investigative Reporting, U.S. Customs and Border Protection

Duvardan kimler kazançlı çıkıyor?

Göçün başladığı ülkelerin özellikle 80’lerde Reagan’ın Guatemala, El Salvador ve Honduras’ta yürüttüğü savaşların sonucu olarak baskıcı rejimlerin yarattığı kaos, şiddet ve yoksulluktan kaçan halklar olması tesadüf degil. Amerika’nın arka bahçesinde işler istediği gibi gitmeyince sınıra binlerce askeri yığarak ‘ulusal güvenliği sağlaması’ yalnızca ucuz bir kara propaganda değil, aynı zamanda yeni askeri yatırımlar için de bir diskur yaratma olarak okunmalı. Hali hazırda olası duvarı inşa etmesi için beş farklı savunma sanayii şirketine prototipler yaptırılmış durumda. Bu şirketlerin duvarı inşa edip edemeyecekleri Kongre’den çıkacak karara da bağlı olacak fakat göçmenlik ve iltica işlemlerinin de tıpkı Amerika’nın hapishane sistemi gibi ‘big business’ olduğunu belirtmeden geçmeyelim. Örneğin yılda 100 bin yasadışı göçmeni ülkelerine geri götüren ICE Air için ABD hükümeti yılda 1 milyar dolar harcama yapıyor.[8] Hükümet bu seferler için taşeron şirketleri kullanıyor. Şayet duvar örülürse askeri–sanayi kompleksinin alacağı payın daha da büyüyeceği aşikar.

Duvar krizi ülke içinde nasıl yankı buluyor?

CBS’in 9 Ağustos 2017’de yaptığı araştırmaya göre Amerikalıların %61’ı duvarın yapılmasına karşı çıkıyor.[9] 6 Kasım 2018’deki ara seçimlere damgasını vuran ‘duvar krizi’ Trump’ın ana seçim stratejilerinden birini oluşturmuştu. Irkçı ve ötekileştirici söyleminin Cumhuriyetçi parti tabanını kolayca mobilize etmesi daha ılımlı cumhuriyetçilerin özellikle de seçim döneminde çokça seslerini çıkaramamalarına neden oldu. Trump Orta Amerika Göçmen Kafilesi’nin Amerika Birleşik Devletleri sınırına yaklaşmasını bir ulusal güvenlik sorunu ve daha net bir tabirle ‘işgal’ olarak değerlendirdi ve seçim dönemi boyunca da bu retoriği sıklıkla kullandı. Otoritaryen neoliberal liderlerin ırkçı politikalarını en kolay mobilize etme yöntemleri olan ‘dış düşman’ yaratma strateijisi Trump tarafından da ustalıkla oynanıyor. Bir göçmen ülkesi olan ABD’de, göçmenlerden oluşan seçmen kitlesini dışarıdan gelen çete üyeleri, hırsızlar, suçlular ve George Soros tarafından fonlanan Ortadoğulu teröristler olarak nitelendiren Trump’ın bu retoriği ülke içinde giderek sertleşen kamplaşmanın da derinleşmesine sebep oluyor. Pittsburgh’da 11 kişinin ölümüyle sonuçlanan Sinagog saldırısının azmettiricisi Robert D. Bowers’ın saldırıyı gerçekleştirmeden önceki son sosyal medya post’unda  “Burada oturup insanlarımın katledilmesini izleyemem. Başlarım sizin bakışınıza, ben giriyorum.” demiş, Orta Amerika Göçmen Kafilesi’ne de New York merkezli yardım kuruluşu olan Hebrew Immigrant Aid Society (HIAS)’in yardım ederek ‘işgalcileri’ ülkeye ‘Amerikalıları öldürmek’ için Yahudilerin getirdiğini iddia etmişti. [10]

Tüm bunlar olurken ülke içinde iltica kararlarını bekleyen ailelerin çocukları ebeveynlerinden kopartılıyor ve ICE’nin (Immigration and Customs Enforcement) insanlık dışı uygulamalarıyla ne zaman biteceği belli olmayan bir zaman zarfında kamplarda tutuluyorlar. Bunun en hazin örneklerinden biri annesiyle kamptan gönderildikten 3 hafta sonra enfeksiyona bağlı komplikasyonlar ile hayatını kaybeden 20 aylık bebek Mariee Juarez oldu. 21 yaşındaki annesi Jasmine Juarez ise kötü koşullardan kaynaklanan hastalık neticesinde bebeğin ölümüne sebebiyet verdiği iddiasıyla ABD yönetimine 60 milyon dolarlık dava açmaya hazırlanıyor.[11]

Sonrası?

Şüphesiz alt-right olarak tabir edilen faşist kalabalıkların Trump’ın yabancı düşmanlığı üzerinden yürüttüğü popülist politikalara yanıtları mobilize olmak ve gövde gösterilerinde bulunmak şeklinde tezahür ediyor. Fakat dipten gelen ve gün geçtikçe sesleri yükselen ilerici toplumsal hareketleri de es geçmememiz gerekiyor. Me Too ile daha da güçlenen kadın hareketi, Black Lives Matter etrafında mobilize olan halk kitleleri, kişisel silahlanmaya karşı liseli öğrencilerin başlattıkları Teens for Gun Reform- March for Our Lives ve Demokratik Sosyalist’lerin seçimlerdeki başarıları ülke içerisinde derinleşen kamplaşmada ilericiler safında sağlam direniş noktaları oluşturuyorlar.

Suriye’den çekilme kararıyla gelen istifalar, Mueller soruşturması ve borsadaki düşüş sebebiyle başı oldukça kalabalık olan Trump, Ocak 2019 itibarıyla 41’i kadınlardan oluşan 66 yeni Demokrat temsilci ve 4 senator ile Kongre’yi açacak. Amerikan tarihindeki bu en renkli kongrenin hiçbir şey değilse sıkça baş ağrıtacağına kesin gözüyle bakılıyor. Dolayısıyla Trump’ın duvara toslaması toplumsal güçlerin de etkin bir şekilde yan yana gelmesine ve siyaseten daha etkileşimli ve tabanda karşılığını bulan stratejiler geliştirmesine bağlı diyebiliriz.

DİPNOTLAR

[1] https://www.youtube.com/watch?v=lO3wH8_n1LE

[2] https://www.cnn.com/2018/12/23/politics/government-shutdown-impact-negotiations/index.html

[3] https://www.cnn.com/2018/12/11/politics/trump-pelosi-schumer-meeting-shutdown/index.html – https://www.cnn.com/2018/12/11/politics/trump-pelosi-schumer-meeting-shutdown/index.html

[4] https://www.usatoday.com/story/news/world/2018/11/05/migrant-caravan-donald-trump-midterm-elections-central-america-honduras-immigration-us-mexico-border/1891225002/#https://www.usatoday.com/story/news/world/2018/11/05/migrant-caravan-donald-trump

[5] https://www.latimes.com/politics/la-na-pol-migrant-caravan-20181224-story.html

[6] https://www.latimes.com/politics/la-na-pol-migrant-caravan-20181224-story.html

[7] https://www.unhcr.org/en-us/figures-at-a-glance.html

[8] https://www.washingtontimes.com/news/2018/dec/17/ice-air-charter-flights-deport-100000-immigrants-y/

[9] https://www.cbsnews.com/news/where-americans-stand-on-immigration/

[10] https://www.cnn.com/2018/10/27/us/synagogue-attack-suspect-robert-bowers-profile/index.html

[11] https://www.nytimes.com/2018/11/28/us/migrant-child-wrongful-death-lawsuit.html