Yaklaşık son otuz yıldır, kentsel gelişme Türkiye’deki sermaye birikiminin yolu olmuştur. Yoksullar ve azınlık gruplar için ciddi olumsuz etkileri olan büyük ölçekli kentsel dönüşüm projeleri kentsel peyzajın parçası olurken kentsel arazi ve mülk piyasası ekonomik büyümeyi finanse etmenin ana kaynağına dönüşmüştür. Bu gelişmelere paralel olarak, en nihayetinde 2013 Mayıs ayının sonunda İstanbul’da Gezi Parkı’nın işgali ile yeni bir boyuta kavuşan kentsel protesto hareketleri ortaya çıktı. Gezi Parkı kampının vahşice boşaltılmasına müteakip, gösteriler bütün Türkiye’ye yayıldıktan sonra git gide farklı bir protesto şekline dönüştü.
Bu politik manzaranın parçası olarak Türkiye’de ilk defa boş evler yenilenip semte ve genel anlamda halka erişilebilir kılınıp, işgale konu oldu. Bu ilk girişimlerin, zamanla serpilip eninde sonunda bir kentsel (işgal) hareket(in)e dönüşüp dönüşmeyeceği muallak olsa da, üzerine kafa yormaya değer.
Henri Lefebvre’nin mekanın bir toplumsal ürün olduğu[1] ve kentin üretiminin kapitalist toplumun yeniden üretimi için esas olduğu iddiası şu detayların kalbinde yatar. Kentsel mekanın üretimi süreci, farklı aktörleri ve toplumsal pratikleri ele almak ve bu süreçlerin siyasi özelliğine odaklanmak sürmekte olan adaletsizlik ve eşitsizliklerin değişmesi için kentsel kurguda ne olduğu veya olması gerektiğini daha iyi anlamakiçin elzem görünmektedir.[2]
Lefebvre, temel olarak farklılıklara ve vatandaşların siyasi karar alma süreçlerine doğrudan katılımına açık olabilecek farklı bir toplumu savlamak, talep etmek ve arzu etmek potansiyeline değinmek için “kent hakkı” kavramını ortaya koymuştur.[3] Devlet kurumları, siyasetçiler ve plancılar hele ki halkın kendisi bu“kentin (yeniden) üretiminde yer alır. Muhalefetin ve aynı zamanda farklı yaşam tarzlarının mümkün olduğunu göstermenin bir yolu olarak evlerin işgali veya (kamusal) alanların ele geçirilmesi pratiklerini görmek mümkündür. İşgal, bir tür geçicilik ifade eder ama aynı zamanda günlük deneyimlerde ve mekanın kullanımlarında ve sürüklenmelerdeki (derivations)[4] değişimlerin, karar alma ve özyönetimin (autogestion) farklı uygulamaları ile nasıl sonuçlanacağını ve böylelikle müştereklere ulaşmak için farklı yollar haline dönüşeceğini gösteren öngörücü (prefigurative) bir uygulama olan politik bir eylem olarak yorumlanabilir.
Tam da bu ruhla, “Occupy Movement”ta ayrıntılı olarak inceleyen Michael Hardt ve Antonio Negri, “değişimin aktörleri halihazırda sokağa inmiştir ve kent meydanlarını işgal etmiştir, bu durum sadece yönetenleri tehdit etmek ve devirmekle kalmaz aynı zamanda yeni dünya görüşlerinin muskasını yazar” diye deklare eder. Bu deklerasyonlarının devamında, farklı küresel deneyimlerin kısa bir özetini sunarlar ve alternatif küreselleşme hareketleri üzerine derinlemesine düşünürek şu sonuca varırlar: “Kuşkusuz bu hareketler bir dizi özellikleri paylaşır,bu özelliklerin en barizi kamplaşma veya işgal stratejisidir … bunların hareketsizlikleri kısmen yerel ve ulusal sosyal meselelerde derinlemesine yerleşmiş olmalarından dolayıdır.”[5] Türkiye’de ele geçirme/işgal (occupation/squatting) deneyimlerinin yerel ve ulusal özgüllüklerini yazının ilerleyen kısımlarında ele alacağım.
Hardt ve Negri iddialarını bu hareketlerin yatay bir örgütlenmeyi ve bir müşterekler mücadelesini de paylaştığına vardırır. Ancak müştereklere değinirken, prosedürel boyutunu ve öznenin önemini vurgularlar. İştirakçiler olmadan müşterekler olamayacaktır:
Halk insanı bu yüzden sıradan biri olup sıradışı bir görevi yerine getirir: özel mülkiyeti herkesin erişimine ve kullanımına açmak; devlet otoritesi tarafından kontrol edilen kamu mallarını halka mal etmek, ve her durumda ortak mal varlığını demokratik süreçlerle yönetme, planlama ve sürdürme mekanizmalarını keşfetmek. … Ortaklaştırma etkinliği sadece paylaşılan mal varlığının öz yönetimine erişime değil, aynı zamanda siyasal örgütlenme biçimlerinin yaratılmasına da dönük olmalıdır. Halk insanı, cinsiyet ve ırk ve diğer şeyler üzerinden üstünlük kurmayla savaşan öğrenciler, işçiler, işsizler, yoksullar dahil mücadele içindeki geniş yelpazedeki toplumsal gruplar ile birlik kurmanın yollarını keşfetmek zorunda. … Hayır, müşterek olanın aynı olmakla alakası yoktur. Bilakis, farklı sosyal gruplar mücadele içinde birbirleriyle benzersizlermiş gibi etkileşime girerler ve alışverişlerinden aydınlanır, ilham alır, dönüşüm geçirirler.[6]
Bu kavramlar ve argümanlardan yararlanarak, bu yazı Türkiye’de büyük şehirlerdeki metruk evleri hedefleyen yeni bir işgal şeklinin ortaya çıkışı ve potansiyelini araştırmayı hedeflemektedir. Bu bölüm iki temel önermeye dayalıdır: İlk olarak yeni işgal olgusunun sosyo-mekansal müşterekler yaratma pratiği olarak göz önünde bulundurulması gerektiğini ileri sürer ve ikinci olarak bunun sadece Gezi protestolarında tam ifadesini bulan daha geniş bir mobilizasyonun parçası olarak değerlendirilerek çalışılabileceğini önerir.
Kent Hakkı ve Farklılık Hakkı
Kent hakkı; kente erişim hakkı, (Lefevbre’nin açısından) kentin merkeziyeti hakkı ve çok önemli olarak farklılık hakkı anlamına gelir. Her toplum ve her üretim modeli kendi merkeziyet biçimine sahiptir. Antik Yunan ve Roman şehrinde merkeziyet, toplanma mekanı olarak agora ve foruma bağlıdır. Ortaçağ şehrinin merkezi pazar yeridir. İçinde bulunduğumuz günlerde şehir, tüketimin merkezidir. Aynı zamanda insanların mekansal, ekonomik, toplumsal ve politik olarak dışlandığı bir yerdir.
Mekansal adalet sadece bir “kentsel müştereği” yeniden inşa ederek tam olarak gerçeğe dönüştürülebilir. Bu kentsel müşterek farklı zaman, mekan ve mücadelelere göre çeşitlik gösterebilir. Harvey, bir “kentteki kamusal mekanları ve kentteki kamusal malları müşterek bir amaç için sahiplenme” mücadelesinin süregeldiğini belirtir.[7] Bu yeni kentsel müştereklerin, demokratik katılım esasına dayandığını ve antikapitalist mücadeleyle birleştirilmesi gerektiğini savunur.[8] Harvey, örgütlü, sendika eksenlibir sınıf mücadelesine bağlı kalır. “Kent hakkını” tartışmakla beraber, kentsel yeniliklerin “üretim fazlasının kullanımı üzerinde daha fazla kontrol kazanma müstesna amacı noktasında yine debirleşmesi gerektiğini”[9] destekler.
Lefebvre’e göre, “sadece devrimci inisiyatif sahibi gruplar, sosyal sınıflar ve sınıf fraksiyonları, kentsel sorunları aşıp onlara çözüm getirebilirler.”[10] Marcelo De Souza kentsel devrimin yalnızca işçi sınıfı tarafından değil, farklı toplumsal hareketlerle birlikte sahneye konulması gerekmediğini belirtir.[11] Ayrıca, Mark Purcell olası diğer kimliklerin ve diğer grupların sınıf politikalarına indirgenmesini bir risk olarak görür ve bunun kent hakkının gerçekleşmesine karşı bir engel olarak görür.[12]
Kent sıklıkla farklı toplumsal ve siyasi mücadelelerin meydana geldiği bir çeşit kutu olarak anlaşılır ama kentsel mekanın üretiminin aynı zamanda farklı toplumsal, kültürel, siyasi ve ekonomik aktörler ve yapıların çıktısı olduğunu dikkate almalıyız. Vatandaşlar doğrudan katılım aracılığıyla belirleyici bir rol oynar.
İzleyen argümanlarda, farklı kentsel yaşam/toplum biçimleri yaratmak ve deneyimlemek olanakları üzerinde derinlemesine düşünürken sahiplenme ve kentsel/kamusal mekan mücadelesini tartışacağım. Lefebvre’nin kent hakkı kavramı muğlak da olsa kullanışlıdır. Kendisi teknik bir planlama anlayışına karşı çıkar ve toplumsal bir praxis olarak, toplumsal oeuvre (Külliyat çn.) olarak kent hakkının önemine vurgu yapar. Bu haklar verilmiş değil, süreklilik arz eden politik eylemin ve aktif katılımın parçasıdır.[13] Harvey gibi akademisyenler kent hakkını “etkin olarak şehri farklılaştırma, şehri daha da fazla kalbimizden geldiğine göre şekillendirme hakkı” olarak formüle ediyor[14] ve bu aynı zamanda içinde bireylerin ihtiyaçlarına göre yaşadığı ve ikamet ettikleri bir kent talebi olmalı. Bu fikir günlük hayatta başlayan direnme hakkına dayanır, başka bir söyleyişle “farklılık hakkı”na.[15] Birkaç on yıldır bir “kentsel kriz”in ve kapitalist çitlemelerin kentsel müşterekliklerin kaybına nasıl yol açtığını tartışıla geldi. Özelleştirmenin ve mülksüzleştirmenin bu yeni kentsel çitlemeleri, bir yandan kent hayatının meta olmaktan çıkarılması yoluyla yeni kentsel müşterekler için imkanlar yaratır.
Farklılık karmaşık bir kavramdır; eğer farklılıkları vurgularsanız bir sosyal grubun üyelerini ve onların sosyal/kentsel mekanlarını dışlamış ve/veya kapsamış olursunuz ve bu tür ayrımlar toplumsal hiyerarşileri ve ötesindekieşitsizlikleri kolaylıkla pekiştirebilir/şiddetlendirebilir. Farklılıkları tespit etmek de bir şey ancak demokratik bir hak olarak farklılaşma hakkının ve farklı bir toplum (veya dünya) mücadelesi hakkının değerini bilmek ve bunları içselleştirmektir arzu edilen. Farklılıklar olmasına rağmen, yoksun ve yabancılaşmış grupların alternatifler oluşturmaları ve şehirlerin nasıl kullanılması gerektiğini göstermeleri sayesinde kent hakkı bu grupları ortak bir harekete geçiren güç olmuştur.[16]
Ulus-devlet, günümüz küreselleşme sürecinde asılsiyasi karar alıcı olarak kentlerin yükselen gücü ile karşı karşıyadır. Neil Brenner bunu neoliberizmin ortaya çıkışının bir sonucu olarak ele alır.[17] Vatandaşlık, yeniden yorumlanmaya ihtiyaç duyar; kentsel yönetim sadece ulusal mesele olmaktan çıkan konuları ele almak noktasına geldi. Küresel kentte vatandaşlık, “kent hakkı” tartışması ile ilişkili olmalıdır. Uluslar değil, ama kentler göçün etkisi, uluslararası ekonomik ilişkilerin karmaşıklığı ve telekomunikasyondaki gelişmeler ile karşı karşıyadır.[18]
Vatandaşlık bu değişime de uyarlanmalıdır, çünkü kentsel yönetim bir zamanlar sadece ulusal mesele olan konuları ele alma noktasında. Bu nedenlerle, kent hakkı, önemli bir siyasi boyut olarak vatandaşlığı içermesiyle malumdur. Geleneksel olarak ulusal toplum haklarına eşit erişim olarak anlaşılırken, vatandaşlığa kent ölçeğinde yeni bir biçim nasıl verilebilir?[19]
Yerel yönetim, yönünü yeniden dağıtımdan yönetimi uluslarüstü düzeylerde yeniden ölçeklendirme yarışına doğru değiştiriyor. Sonuç ise yerel yönetimlerin şirketlere artan bağımlılığı nedeniyle halkların kendi yönetimleri üzerinde kontrolü kaybetmeleri. Purcell’ göre söz konusu olan siyasal iktidardır. Kendisi “Lefebvre’nin kent hakkı kavramı hem kapitalizmin toplumsal ilişkilerini hem de liberal-demokratik vatandaşlığın şu anki yapısını ciddi manada yeniden ele alan bir argümandır”[20] diye düşünüyor. Purcell düşündüklerini geleneksel vatandaşlığa bir tehdit olan katılım hakkı ve kişisel mülkiyet hakkına tehdit teşkil eden “yerleşme” temelli kendine mal etme hakkını kent hakkının iki temel boyutu olduğuna vardırıyor. Ayrıca bu düşünceler, yaşayacak yer anlamında yaşam hakkı ile bu yeri birinin kolektif olarak yaşamak üzere kendinin kılması demek olan yerleşme hakkı arasındaki farka dikkat çeken Don Mitchell ve Nik Heynen tarafından da destekleniyor.[21]
İşgal (Occupation): Kamusal Kentsel Mekanı Sahiplenme
“Ele geçirmek” veya “işgal etmek” şeklinde mekanı sahiplenme, farklı bir toplum mücadelesinin parçasıdır. Kamusal mekanı sahiplenme genellikle geçicidir ancak güçlü yönü farklı yaşam pratiklerinin ve mekan kullanımlarının mümkün olduğunu göstermesinde taşıdığı ikna edici etkide yatar. Burada, Lefebvre ve Sitüasyonistler tarafından kullanılan bir kavram olan derive (sürüklenme) kavramından bahsedebiliriz. Kendileri modern kentsel yaşamın çelişkilerini vurgulamışlardır ve bir tür psikolojik manevra vasıtasıyla harekete geçmiş bir devrim önermişlerdir. Aslında, derive eylemleri yoluyla tüketici kentin duygusal ve otantik özelliklerini açığa çıkararak onun temelini çürütmeyi önerirler. Sitüasyonist teorisyen Guy Debord derive’ı farklı ortamlar boyunca bir hızlı geçiş tekniği olarak tanımlar. Derive, oyunbaz-yapıcı davranışı ve psiko-coğrafik etkilerin farkındalığını kapsar ve dolayısıyla klasik yolculuk veya bir gezinti görüşlerinden oldukça farklıdır.[22]
Mekânı sahiplenme, dayanışma eylemlerine ve deneyimlenen adaletsizliklere karşı örgütlenen topluluklara dönüşme potansiyeli taşır. Occupy Movement[23], bir siyasi eylem olarak işgalin önemini yeniden gösterdi. İşgal eylemi, 2. Dünya Savaşı’nın hemen sonrasında Avrupa’da doğmuş ve 1960’lara ve 1970’lere kadar bu kolektif eylem toplumsal hareketlere dönüşmüştü.[24]
Bireylerin barınma durumlarını iyileştirmek veya barınak bulmak için bir çaba yoksunluğundan kaynaklanan işgal girişimleri illa temel dönüştürücü toplumsal hareketlerin bir parçası olarak düşünülemez. Bizim maksadımız açısından işgal hareketi diğer radikal kentsel/ekolojik/toplumsal adalet hareketleri ile ağ ve koalisyon kuran bir hareket olarak değerlendiriliyor.[25] Aslında tüm karmakarışıklığı ve canlılığıyla yaşanmış pratik üzerinde yeni bir odak Avrupa’da işgalin tarihçesi üzerine son zamanlarda yapılan çalışmayı gitgide artarak şekillendirdi ve bu durum işgalcilerin gerçekte ne yaptığına, terimlere ve uyguladıkları taktiklere ve yarattıkları fikirlere ve mekânlara dikkati çekmiştir.[26]
Alexander Vasudevan’ın Berlin’deki işgalci hareketinin (Hausbesetzerbewegung) gelişimi üzerine yazdığı makalesinde öne sürdüğü gibi, tam da “işgal” (occupation) eyleminin kendisi, otonom mekanların inşa edildiği ve yeni dayanışma ağlarının geliştirildiği karşıkültürel pratikleri temsil eder hale geldi.[27]
İşgal, işgalcileri devlet baskısı, tahliye veya yasallaştırma stratejileri riskine atansivil itaatsizliği içerir. Margit Mayer aslına bakılırsa Avrupa’daki işgalcilerin hareketlerinin kiracıların ve mahalle sakinlerinin siyasi katılımını arttırmış ve “ölçülü kentsel yenileme” olarak formüle edilen yeni katılım biçimleri ile sonuçlanmış olduğunu belirtir.[28]
Bu işgal sürecinin bir parçası sıklıkla çadırlar kuruyor ve mutfak ve kütüphane, medya merkezleri, çalışma grupları ve özyönetimli yatay sosyal düzenlemeler oluşturuyor. Kamusal alanlar böylelikle onları işgal edenler tarafından yerleşilen ve kullanılan müşterek alanlara dönüştürülmüş alanlar olarak düşünülebilir. Mayer’in Squatting in Europe’un (Avrupa’da İşgal Hareketleri ç.n) önsözünde ifade ettiği gibi:
“Sosyal merkezlerin veya büyük binaların işgalcileri gibi işgal altındaki meydanlar sadece paylaşımdaki kaynaklara dayalı direnişin kolektif bir formunu değil, aynı zamanda politik aksiyonu temsil ediyordu: bu durumda finansal ve siyasal iktidar merkezlerini kuşatmak.” Mayer sözlerine “İşgal eylemi protesto eyleminin enerjileri ortaya çıkarma potansiyeline sahip benzersiz bir şekli; aksiyon odaklılığı ile toplumu başka şekilde organize etmenin belirtilerini veriyor ve kapitalist toplumun muazzam kurumunu tehdit ediyor: özel mülkiyet” diye devam ediyor.[29]
Autogestion: Ortaklaştırmanın Özyönetim Kısmı
Mekanı sahiplenme ve yaşanmış deneyimler bu analizin yol gösteren kavramları. Literatürde autogestion olarak tartışılmıştır. Bu, farklı bir yaşam uygulaması olarak tarif edilebilir. Bireysel kararlar toplumsal değişimlerin temelinde yatar ancak gerçekleşmesi bir tür dayanışmaya veya müşterek eyleme ihtiyaç duyar. Bu farklı bir kamusal mekan (ve aslında özel mülk) anlayışını gerektirir.
Autogestion, “özyönetim” anlamına gelir. İlk olarak on dokuzuncu yüzyılda anarşist Proudhon tarafından kuramlaştırıldı, özellikle Avrupa’da 1960’lardaki ve 1970’lerdeki öğrenci hareketleri vasıtasıyla yeniden canlandırıldı. Bu kavramın özerklik yanlısı hareketlerle de benzerlikleri vardır. Lefebvre[30] autogestion’ı “bir grup tarafından -bir şirketin, bir yörenin, bir alan veya bölgenin- var oluşuna ve bekasına hükmeden koşullarının değişim sayesinde bilgisi ve (sonuna kadar) kontrolü ” olarak tanımlar. “Autogestion vasıtasıyla, bu toplumsal gruplar kendi gerçekliğini etkileyebilir. Autogestion hakkı, temsiliyet hakkı gibi bir yurttaş hakkı olarak ilan edilebilir.”[31]
Autogestion, oeuvre, katılım ve sahiplenme hakkı olarak kent hakkını anlamak ve gerçekleştirmek için önemlidir.[32] Bu aslında semtlerde, şehirlerde, bölgelerde, kırsal kesimlerde, ulus devletlerde ve dünya çapında sosyo-politik bir harekettir.
Gezi’den Sonra: İşgal Evleri ve Semt Meclisleri
İstanbul Gezi Parkı/Taksim Meydanı’nda 2013’ün Mayıs sonunda ortaya çıkan direnişsadece küçük bir yeşil alanın savunması olarak değil, daha çok kamusal alanı korumak için bir girişim olarak görülmelidir. Protestolar açıkça kentsel alanların metalaşmasına dikkat çekti.
Dünyanın diğer birçok kısmında olduğu gibi Türkiye’de kamusal kentsel alan devam eden metalaşma ve özelleşme sürecinin parçasıdır ve çoğu büyük kentsel dönüşüm projeleri ve “kentsel yenileme/kentsel yeniden üretim” (soylulaştırma) adına yapılıyor. İstanbul’da son on yılda başlatılmış kentsel yeniden üretim projeleri sadece konut alanlarını değil, aynı zamanda Emek Sineması, Galata Limanı, Haydarpaşa Limanı ve Taksim Meydanı gibi kamusal alanları da etkilemiştir.
Bu büyük ölçekli projeler, gecekondu (gayrı resmi konut) taban direniş(ler)inin(yeniden) ortaya çıkışı[33] ve zaten Gezi protestolarından önceki yıllarda da var olan hiyerarşik olmayan ve esnek tip örgütlenmelerin yeni tiplerinin şekillenmesi için bir dönüm noktası olmuştur. Mehmet Kuymulu Gezi Protestolarının ortaya çıkışını “tarihi bir kamusal parkın, bir kentsel müştereğin yıkımına karşı sahnelenen kalender‘işgal tarzı’ barışçıl direniş” olarak betimlemiştir. “Gezi Parkı’nın yıkımı, İstanbul’da bir başka alışveriş merkezine yer açmak içindi.”[34] Bu pasaj (katılımcıların ayaklanma, direniş veya isyan demeyi tercih ettiği) olayın başlangıcını karakterize eden protestoların kalenderliğini vurgular. Bu yüzden protestoların büyüklük ve şiddeti açısından bu kadar hızlı gelişme göstermesi daha da şaşırtıcıdır.
Mekanın farklı bir kullanımının uygulaması deneyimi ve farklı bir mekan yaratmak kolay bir çaba değildir. Çoklu aktörler, devlet kurumları, belediyeler, siyasetçiler, planlamacılar, uzmanlar dernekler ve en önemlisi halkın kendisi mekânın üretiminde rol oynar.
Siyasal iktisat kentsel dönüşüm süreçlerini analiz etmek için önemli bir çerçeve sunar. Neoliberalizm, küresel bağlamda kentsel mekânları altüst etmek için titizlikle “mülksüzleştirme/yaratıcı yıkım aracılığıyla birikim”[35] ve “yoksulların yerinden edilmesi”[36] yoluyla işler.
Kentsel dönüşüm projeleri 1980’lerden beri Türkiye’de sermaye birikiminin temel kaynakları haline gelmiştir. Tarık Şengül talep-taraflı yeniden dağıtımcı siyasaların nasıl yatırım çekmeyi ve kamu arazisinin özelleştirilmesini hedefleyen büyüme-taraflı siyasalar ile yerinden edildiğine değinir.[37] İstanbul/Türkiye’de kentsel yeniden üretim mahallelerin ve azınlıkların suçlulaştırması ve damgalanması eşliğinde yürüyen bir yıkım biçimini almıştır. Bu projeler geçmiş depremler ve doğal afetlere atıfta bulunularak daha da meşrulaştırıldı.
Ayda Eraydın ve Tuna Taşan-Kok Türkiye vakası için kentsel dönüşüm projelerini tartışır ve “güçlü dini retoriği ve alenen İslamcı kökleriyle”[38] muhafazakar, merkez sağ Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) tarafından getirilen ekonomi politikalarına ve AKP’nin “ekonomik büyümeyi finanse eden bir kaynak olarak kentsel arazinin ve mülk piyasasının öneminin nasıl şiddetle farkına vardığına”[39] işaret eder. “Piyasa dinamiklerine bel bağlamak yerine hükümet daha aktif bir rol aldı. Yapılanmış bölgelerde yeniden yapılanmayı kolaylaştırmak için mevzuatı değiştirdi ve devletin bazı merkezi yönetim birimlerine özel yetkiler verdi.” diye argümanlarına devam ederler.[40] Aslen satın alınabilir evler inşa etmekle görevli olan Toplu Konut İdaresi (TOKİ) “yeni toplu konutlar planlamak ve inşa etmek; girişimci olarak inşaat faaliyetleriyle uğraşmak hakkına erişti.”[41]
Neoliberalizmdeki mekan üzerine kavga müşterek hakkının sürekli artarak baskılanmasına evrildi. Sahiplik ve mülkiyet hakları (örneğin değişim değeri ve sermaye birikimi) toplumdaki iktidar ilişkilerimizi belirler, ancak muhalefet hareketlerini incelerken, değişim olasılıkları kentsel mekânın nasıl kullanıldığında veya mülk edinildiğinde görülebilir.
AKP hükümetinin gayrimenkul temelli büyüme stratejisi ve kamusal binaların, limanların, fabrikaların ve kuruluşların özelleştirmelerine paralel olarak kontrolün özel inşaatçılara devri Gezi protestolarının İstanbul’un tam merkezindeki Taksim meydanına inşa edilmek üzere planlanan bir alışveriş merkezi üzerine ortaya çıkmasının sebeplerinden biriydi. Efe Can Gürcan ve Efe Peker Gezi Parkı protestolarına yol açan siyasi olanakların bir analizini[42] hükümetin neo-Osmanlıcılık ile veya Osmanlı mirasının sekülerizmi aşındıracak şekilde yeniden yorumlanması ile el ele bir şekilde kentsel neoliberalizmi üstyapısal yatırımlar ve kentsel peyzajı[43] toptan yeni baştan inşa ederek uyguladığını vurgulayarak sunar.[44] Gürcan ve Peker AKP’nin Orta Doğu politikalarını tartışmalarının[45] yanı sıra devletin güvenlik ve dini kontrol alanlarında kapasitesinin artışına[46] da dikkat çeker.
Belli sayıda aktivist tarafından İstanbul’daki kentsel dönüşüm projelerine karşı muhalefet uzun zamandır var. Kentsel muhalefet gruplarını Temmuz 2010’da bir araya getiren 6. Avrupa Sosyal Forumu kentsel muhalefet hareketleri için bir dönüm noktası olarak anılmalı.[47] Aktivistlerinin temel olarak kentsel dönüşüm planları ve süreçleri hakkında alternatif raporlar ve bilgi ürettiği açık bir muhalif grup olan İMECE Toplumun Şehircilik Hareketi[48] tarafından en nihayetinde diğerleri arasından bir slogan olarak önerilen “kent hakkı” tartışılıp değerlendirildi. Bu insanlar semt ahalisini kapsayan forumlar ve tartışmalar düzenliyorlar. Başka bir insiyatif şehir plancıları, akademisyenler ve öğrencilerden oluşan bir çalışma grubu olan Dayanışmacı Atölye[49] olarak ortaya çıktı. Karşılıklı öğrenme ve birlikte üretme pratikleri geliştirdiler ve alternatif planlama girişimleri ve kooperatifler gibi direniş stratejileri önerdiler. Bu tartışmalar amacı semt derneklerine stratejik eylemlerinde destek vermek olan Kent Hareketleri tarafından haftalık toplantı ve seminerlere dönüştü.[50]
Gezi Parkı’nın yıkımını durdurmak için, çadırlar kurdular ve bir kamp oluşturdular. Protesto eylemlerinin zengin bir repertuarı vardır ancak en önemli özelliklerinden biri öngörücü siyasetin anarşist unsurudur. Eylemler ve uygulamalar, süregelen tartışmaların sonucu, ideal olarak hiyerarşilerin ve tahakkümlerin olmadığı bağlamlarda önceden belirlenmiş değildir, ama sürekli bir değişim süreci içindedir. Karşılıklı yardım ve kendini örgütleme, böylesi bir fikir birliği odaklı katılımcı demokrasi biçiminin zorunlu parçalarıdır.
Bu aktivistlerin arasında, Taksim Dayanışması ve Taksim Gezi Parkı Koruma ve Güzelleştirme Derneği önemli bir rol oynadı. Bir kent hakkı dernekleri koalisyonunun Kültür Varlıklarını Koruma Kurulu’na başvurması direnişte ani ve hızlı bir artışa yol açtı. Büyük protestolar sırasında ve bunlardan sonra artan polis şiddeti, çok sayıda yaralı ve on bir kişini ölümü Türkiye’de daha önceden hiç deneyimlenmemiş bir yurttaş hareketini ateşledi.[51]
Gezi protestolarının sonrasında, aktivistler, semt toplantıları ve kamusal forumlar düzenleyerekve daha öncesinde Türkiye’de deneyimlenmemiş olan bir çeşit işgale ilk kez girişerek “kent hakları” üzerindeki iddialarını dile getirmeye devam ettirmenin farklı yollarını bulmaya çalıştı.[52]
Kentsel hareketin bu biçimleri hakim medyada çok az dikkat çekti ve bundan sonra bilgi kaynakları diye anılacak olanların çoğu Twitter, Facebook, web siteleri, YouTube ve alternatif medyada yayınlanan aktivist röportajları ve haberlerden toplanan bilgilere dayanıyordu.[53]
Kadıköy, İstanbul’daki Yel Değirmeni mahallesinde, Don Kişot işgal evi 2013 yılının sonbaharında kuruldu, bunu birkaç ay sonrasında yine İstanbul’daki Caferağa Mahalleevi işgal evi ve sonrasında Ankara’daki Atopya işgal evi izledi.
Lou Zucker işgal evlerinin doğmasının sebeplerini tanımlarken kısa bir Youtube belgeselinden bahseder[54],
Daha çok, Gezi deneyimine ev açmak gibiydi; yeni geliştirilen etkileşim, politik aktivizm ve hiyerarşik olmayan müzakere alanı için kök salabileceği bir yer bulmak gibiydi. İstanbul’un sermayenin çıkarları doğrultusunda hızlı dönüşümünün erişimi dışında, herkese açık özgür bir mekan yaratmak için.[55]
Gezi Parkı işgali ve kamp deneyimi, ortak bir mutfak, kütüphane ve sağlık merkezi kurarak özyönetim ve karşılıklı işbirliği, fide dikimi ve konserler düzenlemek doğrudan demokrasinin örneklerine dönüştü.[56] Farklı politik yönelimli ve farklı kimlikli insanların protestolara katılmaları Türkiye’de siyasi bir yenilik olarak tartışıldı.[57]
Gezi protestoları hakkında tartışılası bir mesele bu insanların toplumsal kompozisyonuydu. Medya ve bazı araştırmalar orta sınıf kökenli gençlerin ağırlığına vurgu yapsa da yaş, toplumsal sınıf, kimlikler ve politik yönelim açısından heterojenlikten bahsedilebilir. Bu sebeple Gezi’nin kalıcı bir hareket veya hareketlenmeye dönüşeceği beklentisi gerçekçi değildi. Bir sokak gösterisi olarak ateşi dindi. Ancak Gezi’nin sönümlendiği sonucuna varmak doğru olmaz. Onu zamanı geldiğinde üzerinde yeni hareketlenmelerin çeşitli yeni formlarının ortaya çıkabileceği verimli toprağı yaratan bir hareketlenme olarak görmek daha akıllıca.[58] İşgal hareketi Gezi’nin ardından ortaya çıkan böylesi formlardan bir tanesi.
Haberlerde ve röportajlarda aktivistler daha geniş bir sempatizan çevresine ulaşma konusunda Gezi olaylarının katalizör olarak önemini açıkça belirtiyor. Sayılar halen çok düşük. İşgal evleri yaklaşık on beş kişilik çekirdek bir grup tarafından başlatıldı ancak zamanla bu grup diğerlerinden ve en önemlisi semt sakinlerinin kendilerinden destek buldular. Semt sakinlerinin ve toplumun desteğine ihtiyaç alenen vurgulanmaktadır, hatta başarının temel anahtarı olarak görülür. İşgal evinin “kaybolmuş toplum hissi”ni ortaya çıkarmanın bir aracına dönüşmesine sebep olacak şekilde sosyal merkez ve toplanma noktası olarak işlev görmesi gerektiği savunulur. İşgal süreci Kadıköy Yoğurtçu Park’ta Gezi’den hemen sonra alınan toplantıların devamı olarak tanımlanır. Yel eğirmeni mahallesinde 20 yıldır boş olan bir ev seçilir ve Don Kişot işgal evine dönüştürülür; sosyal bir merkeze dönüştürüldükten sonra yenileme süreci başlar.[59]
Bu mahalle, işgali kolaylaştıran hususlar olarak birkaç sanat atölyesi ve her çeşit öğrenci nüfusunun mevcudiyetine de sahip nitelikte. Aktivistler işgalin, kullanılmayan kamusal veya özel mekânları yeniden (insanlara) mâl edilmesinin (reappropriation) bir parçası olarak, müşterekler yaratmanın yeni bir şekli olarak ve işgal hareketinin bir parçası olarak önemini ifade ediyorlar. Bu minvalde işgal bir kamusal mekânın kullanım değerini yükseltme sürecinin parçasıdır. Yenileme sürecine katıldıkları gibi düzenli toplantılara da iştirak eden yabancı öğrenciler de destek sağlıyor. Ayrıca uluslararası çalıştaylar düzenlediler. Para toplamak için konserler ayarlandı ve sanat ve film çalıştayları da zengin sosyal aktiviteler repertuarındaki diğer çeşitler olarak sıralanabilir.
Bu sonuncusu İstanbul’daki iki işgal evi için karakteristik; Ankara işgal evi aktivistleri benzer etkinliklerden bahsediyor, ama aynı zamanda anarşist ve özerk politik duruşlarını ve farklı karar verme ve kendini yönetme şekillerine olan acil ihtiyacı başka bir hayatın mümkün olduğunu öngörücü olarak vurguluyorlar. Uygulanan sivil itaatsizlik işgal hareketinin karşı kültürel karakterinin bir ifadesi. Son kertede Türkiye’deki halen olgunlaşmamış olan işgal kültürünün ana niteliklerini özetleme girişiminde Martinez’in İspanya’daki işgalcilerin hareketini betimlemesine başvurmak önemli olabilir: “özgürlük ve özerklikten yana ilkeler öbeğini politik partilerden, sendikalardan ve daha başka resmi kuruluşlardan bağımsız, meclis odaklı, öz-örgütlenmeyi yücelten; hepsinden öte toplumun açık boyutlarına ve kurumsal, ticari medyanın sansürlediği siyasetlere dikkat çeken neredeyse bütün deneyimlerde tespit etmek işten bile değil.” [60]
Sonuç: “Bugünün Ütopyası Yarının Mümkün Olanıdır”
Lefebvre’nin eleştirel düşüncesinin ilhamlarından biri eleştirel düşüncesinin eyleme eğilimi olmasıdır. Kamusal alanın farklı bir kullanımı talebi ve arzusu “kent hakkı”nın gerçekleşmesinin bir parçasıdır. Mekânı sahiplenme (bir başka deyişle sadece içinde yaşamak değil, günlük yaşamlarımızda aktif olarak mekâna “yerleşmek”) mekânları farklı sosyal grupların erişimine açan bir süreç olan müşterekleştirme sürecinin bir parçası haline gelebilir. Aynı zamanda, bu da bir farklılık hakkıdır – sadece sınıf eksenli olarak tanımlanabilen farklılıklar değil aynı zamanda çeşitli öteki kimliklere dayanan farklılıkları bünyesine barındırmaya açık olarak tanımlanabilir.
Kamusal alanın korunması müşterek bir alan yaratma (ortaklaştırma) eylemi olarak anlaşılmalıdır ve bu sadece Gezi Parkı ve Taksim Meydanı ile sınırlı kalmamış, aynı zamanda 2013 ve 2014 yılları boyunca Türkiye’nin farklı şehirlerindeki park forumlarında devam etmiş ve İstanbul ve Ankara’da ilk olarak evlerdeki işgalleri içermiştir. Bu tür işgallerin ortaya çıkması Türkiye’de yeni ve gelişmemiş bir evrededir. Yine de, mekânı sahiplenmenin yaşanmış bir deneyimi ve mekanın halka erişimini kolaylaştırmak toplumsal önem taşır. Autogestion veya özyönetimi deneyimlemek ve hiyerarşik olmayan bir toplumu hayal etmek müşterek politikalar için esas olabilir, ancak sınırlı, yerel bir ölçeğin ötesine geçen alternatif demokrasi biçimleri kullanan birlikler gereklidir.
Stuart Elden, Lefebvre’ye atıfta bulunarak, “sadece dünyayı dönüştürmeyi araştırmaktansa, devrimci düşüncenin nasıl mümkün hale getirileceğini sormaya ihtiyacımız var.” sonucuna varır. “Lefebvre’nin söz ettiği/belirttiği üzere “bugünün ütopyası yarının mümkün olanıdır.”[61] Bu, şimdinin olasılıklarının koşullarının şimdiki zamanı anlamak için geçmişi kullanan ve şimdiki zamanı geçmişi anlamak için kullanan tarihsel bir analizini gerektirir[62].
Bu yüzden, işgal evleri Gezi olaylarından önce ortaya çıkan kentsel toplumsal hareketlerde temellenen bir tarihe gerçekten sahiptir ve büyük ölçüde otoriter politikalar ve Türk hükümeti tarafından başlatılan büyük kentsel dönüşüm projeleri tarafından sebep olunmuştur. Kentsel hareketler ve işgal pratikleri forumların ve semt meclislerinin dışında ortaya çıktı ancak bu işgal evleri aynı zamanda farklı yaşam mekânlarının mümkün olduğunun bugünkü öngörücü tezahürüdür.
Not: Bu makalenin orijinali Rasim DÖNMEZ and Nahide KONAK’ın editörlüğünü yaptığı “Waves of Social Movement Mobilizations in the Twenty First Century: Challenges to the Neo-Liberal, World Order and Democracy” (2015, Lexington Books: Lanham, ss.83-100) kitabında yayınlanmıştır. Dergimizde yayınlanmasına izin verdiği için Helga RITTERSBERGER TILIÇ’a teşekkür ederiz.
Çeviri: Feyzan TUZKAYA & Furkan Devran SARIBAŞ
DİPNOTLAR
[1] Henri Lefebvre, The Production of Space (Cambridge, MA: Blackwell), 1991.
[2] Henri Lefebvre, The Urban Revolution (Minneapolis: University of Minnesota Press), 2003
[3] Henri Lefebvre, Writings on Cities, prepared by Eleonore Kofman and Elizabeth Lebas (Cambridge, MA: Blackwell), 2000.
[4] Guy Debord, Les Lèvres Nues #9 (Kasım 1956), Internationale Situationniste #2 (December 1958), erişim tarihi 9 Temmuz 2014, http://www.cddc.vt.edu/sionline/si/theory.html.
[5] Michael Hardt and Antonio Negri, Declaration (kendi yayınları, 2012), erişim tarihi:10 Temmuz 2014, http://antonionegriinenglish.wordpress.com/2012/05/16/declaration-by-hardt-and-negri/; duyurunun tam metni için: http://antonionegriinenglish.files.wordpress.com/2012/05/93152857-hardt-negri-declaration-2012.pdf; ayrıca bkz:Bertie Russell, Andre Pusey, ve Paul Chatterton, “What Can an Assemblage Do?” City: Analysis of Urban Trends, Culture, Theory, Policy, Action 15, no. 5 (2011): 577–83.
[6] Hardt and Negri, Declaration, 89–90.
[7] David Harvey, Rebel Cities: From the Right to the City to the Urban Revolution (New York: Verso, 2012), 73.
[8] Harvey, Rebel Cities, 66.
[9] Harvey, Rebel Cities, 25.
[10] Lefebvre, Writings on Cities, 154.
[11] Marcelo L. De Souza, “The City in Libertarian Thought,” City: Analysis of Urban Trends, Culture, Theory, Policy, Action 16, no. 1–2 (2012): 24.
[12] Mark Purcell, Recapturing Democracy: Neoliberalization and the Struggle for Alternative Urban Futures (New York: Taylor and Francis), 2008.
[13] Liette Gilbert and Mustafa Dikeç, “Right to the City: Politics of Citizenship,” in Space, Difference, Everyday Life: Reading Henri Lefebvre, ed. Kanishka Goonewardena, Stefan Kipfer, Richard Milgrom, and Christian Schmid (New York and London: Routledge), 2008, 250–63; Mark Purcell, “Excavating Lefebvre: The Right to the City and Its Urban Politics of the Inhabitant,” Geojournal 58, no. 2–3 (2002): 99–108; Purcell, “Recapturing Democracy.”
[14] Harvey, Rebel Cities, xvi, 3.
[15] Mustafa Dikeç, “Justice and the Spatial Imagination,” Environment and Planning 33, no. 10 (2001): 1790.
[16] Peter Marcuse, “From Critical Urban Theory to the Right to the City,” City: Analysis of Urban Trends, Culture, Theory, Policy, Action 13, no. 2 (2009): 185–97; Kurt Iveson, “Social or Spatial Justice? Marcuse and Soja on the Right to the City,” City: Analysis of Urban Trends, Culture, Theory, Policy, Action 15, no. 2 (2011): 250–59.
[17] Neil Brenner, “State Theory in the Political Conjuncture: Henri Lefebvre’s ‘Comments on a New State Form,’” Antipode 33 no. 5 (2001): 783–808.
[18] Brenner, “State Theory in the Political Conjuncture.”
[19] . Mark Purcell, “Citizenship and the Right to the Global City: Reimagining the Capitalist World Order,” International Journal of Urban & Regional Research 27, no. 3 (2003): 564–90.
[20] Purcell, “Excavating Lefebvre,” 101.
[21] Don Mitchell and Nik Heynen, “The Geography of Survival and the Right to the City: Speculations on Surveillance, Legal Innovation, and the Criminalization of Intervention,” Urban Geography 30, no. 6 (2009): 615–16.
[22] Debord, “Les Lèvres Nues.”
[23] Noam Chomsky, Occupy (New York: Zuccotti Park Press, 2012); and David Graeber, Inside Occupy (Frankfurt: Campus Verlag, 2012).
[24] Hans Pruijt işgal eyleminin beş farklı konfigürasyonunun tipolojisini geliştirir: (1) Yoksunluk-temelli işgal; (2) Alternatif bir barınma stratejisi olarak işgal; (3) Girişim-temelli işgal; (4) Korumacı işgal; (5) politik işgal.“The Logic of Urban Squatting,” International Journal of Urban and Regional Research 37, no. 1 (2013): 19–45.
[25] Miguel A. Martínez López and Ángela García Bernardos, “The Occupation of Squares and the Squatting of Buildings: Lessons from the Convergence of Two Social Movements,” TASLAKSquatting (in Turkey): A Practice of Transforming Public Spaces into Commons? Erişim tarihi 30 Nisan 2014, http://www.miguelangelmartinez.net/IMG/pdf/articulo _Bilbao_v4_book_doc.pdf.
[26] Squatting Europe Kollektive (SqEK), eds. Squatting in Europe: Radical Spaces, Urban Struggles (London: Minor Compositions), 2013.
[27] Alexander Vasudevan, “Dramaturgies of Dissent: The Spatial Politics of Squatting in Berlin, 1968–,” Social and Cultural Geography 12 (2011): 283–303; and Alexander Vasudevan, 2014, “The Makeshift City: Towards a Global Geography of Squatting,” Progress in Human Geography (2014), accessed April 30, 2014, http://phg.sagepub.com/content/early/2014/05/26/0309132514531471
[28] Margit Mayer, “Preface,” in Squatting in Europe: Radical Spaces, Urban Struggles, ed. Squatting Europe Kollektive (SqEK) (London: Minor Compositions, 2013), 3.
[29] Mayer, “Preface,” 2.
[30] Cited in Stuart Elden, Understanding Henri Lefebvre Theory and the Possible (New York: Continuum Books, 2004), 227
[31] David Scott De la Pena, Experiments in Participatory Urbanism: Reform and Autogestión as Emerging Forms of Urban Activism in Barcelona (University of California Berkeley Electronic Theses and Dissertations, 2013), erişim tarihi 2 Mayıs 2014, http://escholarship.org/uc/item/1x0646mf.
[32] Marcelo L. De Souza, “Which Right to Which City? In Defense of Political-Strategic Clarity,” Interface: A Journal For and About Social Movements 2, no. 1 (2010): 315–33; Marcelo L. De Souza, “The City in Libertarian Thought,” City: Analysis of Urban Trends, Culture, Theory, Policy, Action 16, no. 1–2 (2012): 4–33; Marcelo L. De Souza, “Panem et Circenses versus the Right to the City (Centre) in Rio de Janeiro: A Short Report,” City: Analysis of Urban Trends, Culture, Theory, Policy, Action 16, no. 5 (2012): 563–72.
[33] Nezihe B. Ergin and Helga Rittersberger-Tılıç, “The Right to the City: Right(s) to ‘Possible-Impossible’ Versus a Mere Slogan in Practice?” in Understanding the City: Henri Lefebvre and Urban Studies, ed. Gülçin Erdi-Lelandais, 37–68 (Newcastle upon Tyne: Cambridge Scholars Publishing, 2014); Nezihe B. Ergin, Grassroots Resistance against Urban Renewal: The Case of Güzeltepe Istanbul (Ankara: Middle East Technical University, 2006); Nezihe B. Ergin, Is Resisting on “Uncommoning Ground” “In, For and Beyond” Istanbul Possible? An Analysis of Urban Struggles in the Process of Urban Commoning (Ankara: Middle East Technical University, 2014).
[34] Mehmet B. Kuymulu, “Reclaiming the Right to the City: Reflections on the Urban Uprisings in Turkey,” City: Analysis of Urban Trends, Culture, Theory, Policy, Action 17, no. 3 (2013): 275.
[35] David Harvey, A Brief History of Neoliberalism (Oxford: Oxford University Press), 2005.
[36] Amsterdam ve İstanbul’daki Mülksüzleştirme ve yerinden etme yoluyla birikim deneyimlerinin bir karşılaştırması için bkz. Bahar Sakızlıoğlu Uitermark, Comparison of Experiences of Accumulation by Dispossession and Displacement in Amsterdam and Istanbul (Utrecht University: Faculty of Geosciences, 2014). İstanbul’un techir ve tahliye haritaları için, bkz. Cihan Uzunçarşılı-Baysal, “United Communities of Göktürk,” erişim tarihi 10 Aralık 2011, http://reclaimistanbul.files.wordpress.com/2011/04/diwan_istanbul_living_in_exclusion.pdf.
[37] Tarık Şengül, “Türkiye’de Kentleşmenin Dönemlenmesi,” in 1920’den Günümüze Türkiye’de Toplumsal Yapı ve Değişim, ed. Bülent Duru and Faruk Alpkaya, 353–402 (Ankara: Phoenix Yayınevi, 2012).
[38] Ayda Eraydın and Tuna Taşan-Kok, “State Response to Contemporary Urban Movements in Turkey: A Critical Overview of State Entrepreneurialism and Authoritarian Interventions,” Antipode 46, no. 1 (2014): 110–29.
[39] Eraydın and Taşan-Kok, “State Response to Contemporary Urban Movements,” 118; see also Tuna Kuyucu and Özlem Ünsal, “‘Urban Transformation’ as State-led Property Transfer: An Analysis of Two Cases of Urban Renewal in Istanbul,” Urban Studies 47, no. 7 (2010): 1479–99.
[40] Eraydın and Taşan-Kok, “State Response to Contemporary Urban Movements,” 118.
[41] Eraydın and Taşan-Kok, “State Response to Contemporary Urban Movements,” 119. Helga Rittersberger-Tılıç TASLAK
[42] Efe Can Gürcan and Efe Peker, “Turkey’s Gezi Park Demonstrations of 2013: A Marxian Analysis of the Political Moment,” Socialism and Democracy 28, no. 1 (2014): 70–89.
[43] Göze çarpan örnekler arasında Marmara Denizi ile Karadeniz arasında yapay bir su yolu inşa etmeyi tasarlayan Kanal İstanbul Projesi; yeni bir havalimanı projesi, ve Boğaz üzerinde üçüncü bir köprü sayılabilir.
[44] Gürcan and Peker, “Turkey’s Gezi Park,” 75.
[45] Gürcan and Peker, “Turkey’s Gezi Park,” 80-84.
[46] Gürcan and Peker, “Turkey’s Gezi Park,” 84-85.
[47] Ergin and Rittersberger-Tılıç, “The Right to the City.”
[48] http://www.toplumunsehircilikhareketi.org/.
[49] http://www.dayanismaciatolye.org/.
[50] Bildiri için bkz: http://istanbulkenthareketleri.wordpress.com/.
[51]Gezi Parkı aynı zamanda bir Wikipedia makalesinin de konusu olmuştur: http://en.wikipedia.org/wiki/2013%E2%80%9314_protests_in_Turkey.
[52] Barınma için işgalin (gecekondu) Türkiye’de uzun bir tarihi olmuştur. 1940’ların başı kadar erken başlamış ve ilerleyen yıllarda kırdan kente göçün sonucu olarak yayılmıştır. Popülist hükümetler oy karşılığında yasallaştırma seçenekleri sundular ve zamanla bir zamanlarki çoğunlukla dışçeperdeki gecekondular gayrimenkul piyasasının ve büyük kentsel dönüşüm sürecinin rekabet gücü yüksek bir parçası haline geldi. Kentsel yenileme projeleri direniş ve mücadelenin büyümesine sebep oldu.
[53] Websiteleri ve linkler bibliyografyanın sonunda sıralanmıştır.
[54] Don Kişot Yeldeğirmeni, https://www.youtube.com/watch?v=Lrl3ySaXq_o&feature=share, prepared by Fatih Pınar.
[55] Lou Zucker, “Reclaim the Urban Commons: Istanbul’s first Squat,” erişildiği tarih 2 Haziran 2014, http://roarmag.org/2014/01/istanbul-first-squat-gentrification/.
[56] Christopher Patz, bu makalede “From Madrid to Istanbul: Occupying Public Space,” (Roarmag.org, 2014, erişildiği tarih25 Mayıs 2014) İspanya’daki deneyimlere başvurarak Türkiye’deki işgal hareketinin potansiyelini ele alır: “The direct reclaiming of vacant buildings for community use—be they private or state-owned—is a tradition with a long history in Europe. The Spanish movimiento okupa de los centros sociales y autogestionados (squatters’ movement for self-managed social centers) is today one of the strongest. It is the result of failed neoliberal reforms permitting rapid growth in the Spanish property market, a subsequent burst property bubble, and literally millions of empty buildings.” http://roarmag.org/2014/01/madridistanbul-occupy-squat/.
[57] Bkz:Arda Güçler and Mert Aslanalp, “Azınlık Olma ile Müşterek Alan Yaratma Gerilimi İçinde Gezi,” erişildiği tarih3 Haziran 2014, http://www.birikimdergisi.com/birikim/makale.aspx?mid=1143.Ayrıca bkz: Tanıl Bora, “Gezi Direnişi bir Yanımız Bahar Bahçe,” erişildiği tarih25 Temmuz 2013, http://everywheretaksim.net/tr/birikim-gezi-direnisi-bir-yanimiz-bahar-bahce-tanil-bora/.
[58] Tarık Şengül, “Direnişin Ardından: Gezi Parkı Başkaldırısı Ertesinde Kent ve Siyaset,” Sol Portal (2013), erişildiği tarih20 Kasım 2013, http://haber.sol.org.tr/devlet-ve-siyaset/direnisin-ardindan-gezi-parki-baskaldirisi-ertesinde-kent-ve-siyaset-haberi-77713.
[59] Bu aynı zamanda restore-işgal (rehab-squatters) olarak anılır. Bkz: Vasudevan, “Dramaturgies of Dissent,” 283–303.
[60] Alıntılayan: Miguel Martinez, “The Squatters’ Movement: Urban Counter-Culture and Alter-Globalization Dynamics,” South European Society & Politics 12, no. 3 (2007): 388.
[61] Elden, Understanding Henri Lefebvre, 243
[62] Elden, Understanding Henri Lefebvre, 281.
KAYNAKÇA
Bora, Tanıl. “Gezi Direnişi bir Yanımız Bahar Bahçe.” Accessed July 25, 2013. http://everywheretaksim.net/tr/birikim-gezi-direnisi-bir-yanimiz-bahar-bahce-tanil-bora/.
Brenner, Neil. “State Theory in the Political Conjuncture: Henri Lefebvre’s ‘Comments on a New State Form’” Antipode 33, no. 5 (2001): 783–808.
Squatting (in Turkey): A Practice of Transforming Public Spaces into Commons?
Chomsky, Noam. Occupy. New York: Zuccotti Park Press, 2012.
Debord, Guy. “Les Lèvres Nues #9 (November 1956)” reprinted in Internationale Situationniste #2 (December 1958). Translated by Ken Knabb. Accessed July 9, 2014, http://www.cddc.vt.edu/sionline/si/theory.html.
De la Pena, David Scott. Experiments in Participatory Urbanism: Reform and Autogestión as Emerging Forms of Urban Activism in Barcelona. University of California Berkeley Electronic Theses and Dissertations, 2013. Accessed May 2, 2014. http://escholarship.org/uc/item/1x0646mf.
De Souza, Marcelo L. “Which Right to Which city? In Defense of Political-Strategic Clarity.” Interface: A Journal For and About Social Movements 2, no. 1 (2010): 315–33.
———. “The City in Libertarian Thought.” City: Analysis of Urban Trends, Culture, Theory, Policy, Action 16, no. 1–2 (2012): 4–33. http://interfacejournal.nuim.ie/wordpress/wpcontent/uploads/2010/11/Interface-2-1-pp315-333-Souza.pdf (12 Nov. 2012).
———. “Panem et Circenses versus the Right to the City (Centre) in Rio de Janeiro: A Short Report.” City: Analysis of Urban Trends, Culture, Theory, Policy, Action 16, no. 5 (2012): 563–72.
Dikeç, Mustafa. “Justice and the Spatial Imagination.” Environment and Planning 33, no. 10 (2001): 1785–1805.
Eraydin, Ayda, and Tuna Taşan-Kok. “State Reponse to Contemporary Urban Movements in Turkey: A Critical Overview of State Entrepreneurialism and Authoritarian Interventions.” Antipode 46, no. 1 (2014): 110–29.
Elden, Stuart. Understanding Henri Lefebvre Theory and the Possible. New York: Continuum, 2004.
Ergin, Nezihe B. Grassroots Resistance against Urban Renewal: The Case of Güzeltepe Istanbul. Unpublished MA Thesis, Middle East Technical University, Ankara, 2006.
———. Is Resisting on “Uncommoning Ground” “In, For and Beyond” Istanbul Possible? An Analysis of Urban Struggles in the Process of Urban Commoning. Unpublished PhD Thesis, Middle East Technical University, 2014.
Ergin, Nezihe B., and Helga Rittersberger-Tılıç. “The Right to the City: Right(s) to ‘Possible-Impossible’ Versus a Mere Slogan in Practice?” In Understanding the City: Henri Lefebvre and Urban Studies, edited by Gülçin Erdi-Lelandais, 37–68. Newcastle upon Tyne: Cambridge Scholars Publishing, 2014.
Fatih, Pınar. “Don Kişot Yeldeğirmeni.” Accessed June 4, 2014. https://www.youtube.com/watch?v=Lrl3ySaXq_o&feature=share.
Gilbert, Liette, and Mustafa Dikeç. “Right to the City: Politics of Citizenship” In Space,Difference, Everyday Life: Reading Henri Lefebvre, edited by Kanishka Goonewardena,Stefan Kipfer, Richard Milgrom, and Christian Schmid, 250–63. New York and London:Routledge, 2008.
Güçler, Arda, and Mert Aslanalp. “Azınlık Olma ile Müşterek Alan Yaratma Gerilimi İçinde Gezi.” Birikim (2014). Accessed June 3, 2014. http://www.birikimdergisi.com/birikim/makale.aspx?mid=1143.
Gürcan, Efe Can, and Efe Peker. “Turkey’s Gezi Park Demonstrations of 2013: A Marxian Analysis of the Political Moment.” Socialism and Democracy 28, no. 1 (2014): 70–89.
Graeber, David. Inside Occupy. Frankfurt: Campus Verlag, 2012.
Hardt, Michael, and Antonio Negri. Declaration. Self-published, 2012. Accessed July 10, http://antonionegriinenglish.files.wordpress.com/2012/05/93152857-hardt-negrideclaration- 2012.pdf.
Harvey, David. A Brief History of Neoliberalism. Oxford: Oxford University Press, 2005.
———. Rebel Cities: From the Right to the City to the Urban Revolution. New York: Verso,2012.
Iveson, Kurt. “Social or Spatial Justice? Marcuse and Soja on the Right to the City.” City:Analysis of Urban Trends, Culture, Theory, Policy, Action 15, no. 2 (2011): 250–59.
Kuymulu, Mehmet B. “Reclaiming the Right to the City: Reflections on the Urban Uprisings in Turkey.” City: Analysis of Urban Trends, Culture, Theory, Policy, Action 17, no. 3 (2013):274–78.
Helga Rittersberger-Tılıç DRAFT Kuyucu, Tuna, and Özlem Ünsal. “‘Urban Transformation’ as State-Led Property Transfer: An Analysis of Two Cases of Urban Renewal in Istanbul.” Urban Studies 47, no. 7 (2010): 1479–99.
Lefebvre, Henri. The Production of Space. Translated by D. Nicholson-Smith. Cambridge, MA: Blackwell Publishers, 1991.
———. Writings on Cities. Prepared by Eleonore Kofman and Elizabeth Lebas. Cambridge, MA: Blackwell, 2000.
———. The Urban Revolution. Minneapolis: University of Minnesota Press, 2003.
———. State, Space, World: Selected Essays. Edited by Gerald Moore, Neil Brenner, and
Stuart Elden. Minneapolis: University of Minnesota Press, 2009.
Mayer, Margit. “Preface.” In Squatting in Europe: Radical Spaces, Urban Struggles, edited by Squatting Europe Kollektive (SqEK), 1–9. London: Minor Compositions, 2013.
Mitchell, Don, and Nik Heynen. “The Geography of Survival and the Right to the City:
Speculations on Surveillance, Legal Innovation, and the Criminalization of Intervention.”
Urban Geography 30, no. 6 (2009): 611–32.
Marcuse, Peter. “From Critical Urban Theory to the Right to the City.” City: Analysis of Urban Trends, Culture, Theory, Policy, Action 13, no. 2 (2009): 185–97.
Martinez, Miguel. “The Squatters’ Movement: Urban Counter-Culture and Alter-Globalization Dynamics.” South European Society & Politics 12, no. 3 (2007): 379–98.
Martínez López, Miguel A., and Ángela García Bernardos. “The Occupation of Squares and the Squatting of Buildings: Lessons from the Convergence of Two Social Movements.” Accessed April 31, 2014. http://www.miguelangelmartinez.net/IMG/pdf/articulo_Bilbao_v4_book_doc.pdf.
Patz, Christopher. “From Madrid to Istanbul: Occupying Public Space.” Accessed May 25, http://roarmag.org/2014/01/madrid-istanbul-occupy-squat/.
Pruijt, Hans. “The Logic of Urban Squatting.” International Journal of Urban and Regional Research 37, no.1 (2013): 19–45.
Purcell, Mark. “Excavating Lefebvre: the Right to the City and Its Urban Politics of the Inhabitant.” Geojournal 58, no. 2–3 (2002): 99–108.
———. “Citizenship and the Right to the Global City: Reimagining the Capitalist World Order.” International Journal of Urban & Regional Research 27, no. 3 (2003): 564–90.
———. Recapturing Democracy: Neoliberalization and the Struggle for Alternative Urban Futures. New York: Taylor and Francis, 2008.
Russell, Bertie, Andre Pusey, and Paul Chatterton. “What Can an Assemblage Do?” City: Analysis of Urban Trends, Culture, Theory, Policy, Action 15, no. 5 (2011): 577–83.
Sakızlıoğlu Uitermark, Bahar. Comparison of Experiences of Accumulation by Dispossession
and Displacement in Amsterdam and Istanbul. Utrecht University: Faculty of Geosciences,
2014.
Squatting Europe Kollektive (SqEK), eds. Squatting in Europe: Radical Spaces, Urban Struggles. London: Minor Compositions, 2013.
Şengül, Tarık. “Türkiye’de Kentleşmenin Dönemlenmesi.” In 1920’den Günümüze Türkiye’de Toplumsal Yapı ve Değişim, edited by Bülent Duru and Faruk Alpkaya, 353–402. Ankara: Phoenix Yayınevi, 2012.
———. “Direnişin Ardından: Gezi Parkı Başkaldırısı Ertesinde Kent ve Siyaset.” Sol Portal (2013). Accessed November 20, 2013. http://haber.sol.org.tr/devlet-ve siyaset/direnisinardindan-gezi-parki-baskaldirisi-ertesinde-kent-ve-siyaset-haberi-77713.
Uzunçarşılı-Baysal, Cihan. “United Communities of Göktürk.” Accessed December 10, 2011.
diwan_istanbul_living_in_exclusion.pdf erişimi için tıklayın
Vasudevan, Alexander. “Dramaturgies of Dissent: The Spatial Politics of Squatting in Berlin, 1968–.” Social and Cultural Geography 12 (2011): 283–303.
———. “The Makeshift City: Towards a Global Geography of Squatting.” Progress in Human Geography (2014). Accessed April 30, 2014. http://phg.sagepub.com/content/early/2014/05/ 26/0309132514531471.
Squatting (in Turkey): A Practice of Transforming Public Spaces into Commons?
Zucker, Lou. “Reclaim the Urban Commons: Istanbul’s First Squat.” Roarmag.org (January 12, 2014). Accessed June 2, 2014. http://roarmag.org/2014/01/istanbul-first-squatgentrification/.
İnternet Kaynakları
http://www.toplumunsehircilikhareketi.org/. Accessed December 10, 2013.
http://www.dayanismaciatolye.org/. Accessed December 10, 2013.
http://en.wikipedia.org/wiki/2013%E2%80%9314_protests_in_Turkey. Accessed May 27,2014.
Araman, Sinan. http://www.evrensel.net/haber/72408/sekeriniz-bittiyse-don-kisotun-kapisinicalin.html. Accessed May 18, 2014.
———. http://www.evrensel.net/haber/72668/insan-barinma-hakkina-dogustan-sahiptir.html.Accessed May 18, 2014.
———. http://www.evrensel.net/haber/70544/yeldegirmeni-ornek-oluyor.html. Accessed May 17, 2014.
Çelik, Ece. http://www.radikal.com.tr/hayat/kadikoyden_bir_isgal_evi_oykusu_don_kisot-Accessed May 17, 2014.
Cinmen, Isil. http://www.haberturk.com/yasam/haber/896453-don-kisot-kadikoyu-isgal-etti.Accessed May 19, 2014.
https://direnisteyiz.org/haber/kadikoyde-2-isgal-evi-caferaga-dayanismasi-kadikoyde-bos-birbinayi-isgal-etti/. Accessed May 19, 2014.
Kaynarkaya, Buse, and Özge Altınyayla. http://www.bianet.org/biamag/toplum/157291-sistemdeki-catlak. Accessed May 18, 2014.
Kural, Beyza. http://www.bianet.org/bianet/toplum/150716-don-kisot-yeldegirmeni-ni-isgaletti. Accessed May 19, 2014.
Kurt Aykut. http://haber.sol.org.tr/devlet-ve-siyaset/betondan-sanata-yolculuk-haberi-81296.Accessed May 20, 2014.
http://www.odak-direnis.com/yeldegirmeni-don-kisot-isgal-evi/. Accessed May 17, 2014.
http://sosyalsavas.org/2014/05/atopya-ankara-da-isgal-evi/. Accessed May 20, 2014.