Irkçılığı Görmek Gerek!
“Bu rengi Allah yaratmış. Siyah olmak suç mu? Allah verdi rengimi, yıkayamıyorum, silemiyorum.” Bu serzeniş 17 Haziran 2022’de Ankara’da Kızılay’da bir restoran işleten Somali uyruklu Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan bir kadına ait[1]. Irkçılığın tarihe gömüldüğü, dizilerde kaldığı, yasaklandığına dair ezberi bozan, yok saydığımız bir gerçeği gözümüzün içine içine sokan çok sayıda ırkçı muameleden yalnızca biriydi bu yaşanan. Salt Somalili-siyahiler oldukları için ya da “biz”den olmadıkları için kafeden dışarı atılmaları, işletmelerinin kapatılması ve bunun bizzat devlet görevlileri tarafından yapıldığı apaçık ortadayken yapılan bu muamelenin adı ırkçılık olarak konulmalıdır. Eğer böyle adlandıramayacaksak, demokrasinin hâkim olduğu bir ülke isek, ırkçılık da suç ise azınlıkları, güçsüz olanı, yoksun olanı, yabancıları, göçmenleri çoğunluğun zulmünden koruması, kollaması gereken kolluk güçlerinin bu davranışını nasıl açıklamak gerekir? Üstelik bu serzenişle dile getirilen “Siyah olmak suç mu?” cümlesinin çağrışımları tıpkı ten rengi gibi biyolojik göstergeleri kendine dayanak oluşturarak insanları türlere ayıran, onlar arasında bir hiyerarşi kuran, yasalarla desteklenen klasik ırkçılığın ta kendisini hatırlatmaktadır. Irkçılığın üç yüz yıl öncesinde zincirli kölelerin satıldığı pazarlardan çıkıp yirmi birinci yüzyılın modern caddelerinde hala dolaşıyor olduğunu hem görmek hem de bu türden biyolojik göstergelere dayalı olarak hareket eden eski ırkçı uygulamaların yanı sıra bugün artık ırkçılığın başka bir forma bürünerek de kendine meşruluk sağladığını bilmek gerekiyor. Bugün ırkçılık; giyim kuşam, isim, ibadet biçimleri, ten rengi gibi fark görünümleri üzerinden yayılmakta; “biz” kimliğini her türlü “melezleşme, karışma ve istiladan” korumaya dayalı söylemlerde, temsillerde ve “şiddet, hor görme, hoşgörüsüzlük, aşağılama, sömürü” biçimlerini içeren pratiklerde açığa çıkmaktadır[2]. Artık ırkçılık öncelikli olarak biyolojik üstünlüğü değil de kültürel ayrımcılığı hedefine koyuyor. “Irklar” yoktur, ama kültürün biyolojik ve “biyopsişik” nedenleri ve sonuçları ve kültürel farklılığa gösterilen biyolojik tepkiler vardır.[3]
Bu içeriğin tamamına dergimizi satın alarak erişebilirsiniz. Satın almak için BURAYA TIKLAYINIZ.