SAYI 43 (BAHAR 2023)

Türkiye, tarihinin en kritik seçimlerinden birinin eşiğinde. Ülkedeki herkes, gelecek planlarını, Türkiye’de siyasal İslamcı bir diktatörlük ve burjuva demokrasisi ihtimallerine göre şekillendiriyor. Yirmi bir yıllık tek parti iktidarının ikinci yarısında dünyadaki post faşist dalgaya yön verecek derecede araçlar üreten Erdoğanizm devam edecek mi? Erdoğansız bir Erdoğanizmin koşulları mı oluşacak yoksa CHP liderliğindeki seçim ittifakının vaat ettiği burjuva demokratik kurumları inşa edilecek mi? sorularına dergimizin hazırlandığı tarih itibarıyla yanıt verilmiş değil. Fakat bu üç soru bakımından da Türkiye’de sosyalist seçeneğin güncel olduğu ve önümüzdeki dönemde daha etkili biçimde ortaya çıkma potansiyelini barındırdığı açık.

38. sayımızda “felaket kapitalizmi” başlığı ile çıkmış; egemen sınıfların ve devletlerin felaketlerdeki sorumluluğu üzerine bir tartışma yürütmüştük. Türkiye, 6 Şubat 2022 depremleriyle sarsıldı, on binlerce insanımızı yitirdiğimiz depremlerde, partizanlaştırılmış devlet aygıtının neoliberal kurumsuzlaştırma politikasıyla birlikte yarattığı sonuçlar kayıplarımızı katladı. Kamu gücünün bölgedeki kurtarma çalışmalarında yokluğu, var olduğu anlarda baskı aygıtlarına verdiği ağırlık hem mevcut rejim hem de devlet biçimi hakkında çok şey söylüyor.

39. sayımızı 6 Şubat depremlerinden önce planmış, otoriter rejimlerin seçimler yoluyla değiştirilmesinin imkânlarına eğilen bir dosya tasarlamıştık. Depremlerin ardından, milyonlarca insanın yaşadığı kentleri yok eden ve etkileri çok uzun sürecek felaketi görmeyen bir sayı çıkarmak mümkün olamazdı. Dolayısıyla bu sayımızda iki dosyamız var.

Güncel bölümünde Kerim Can Kara ve Ulaş Bager Aldemir’in önceki sayımızda başlayan Bir Yol Kavşağında Türkiyeli Entelektüeller başlıklı seriden iki röportajımız var. İlki Foti Benlisoy, ikincisi Göze Orhon ile.

İnşaat Rejimi Enkaz altında başlıklı ikinci bölüm de söyleşilerden oluşuyor. Depremi ve sonuçlarını teknik, sağlık, toplumsal psikoloji, siyaset bakımından çeşitli boyutlarıyla değerlendiren bir perspektif benimsenerek hazırlanan söyleşilerde, Gürsel Korat, Gencay Serter, Melek Göregenli ve Onur Naci ile yapılan söyleşileri okuyacaksınız. Bu söyleşilerde 43. Sayımızda emekleri büyük olan Kerim Can Kara ve Ulaş Bager Aldemir’ce hazırlandı.

Otoriter rejimlerde seçimleri analiz ettiğimiz dosyamızın ilk yazısı, faşist istisnacılığın düşünsel ve pratik sonuçlarını tartışıyor. Gabriel Rockhill’in yazısını S. Erdem Türközü çevirdi. Oren Schweitzer’in kaleme aldığı ikinci yazıda Şili’nin demokratik sosyalizm deneyinin öğretici bir analizini okuyacaksınız. Çeviri S. Erdem Türközü’ne ait. Gülçin Özge Tan’ın yazısı, faşist ve post faşist rejimlerin her zaman hedefi olmuş kadınların bu rejimlerdeki konumuna ve direnişlerine odaklanıyor. Dosyanın dördüncü yazısı, Macaristan’da otoriter rejimin inşasını ve Orban rejiminin bunu yaparken kullandığı araçları inceliyor. Zsuzsanna Szelényi’nin yazısı, bu rejimlerin birbirinden ne kadar öğrendiğini göstermesi bağlamında Türkiye için de önemli. Yazıyı yine S. Erdem Türközü çevirdi. Dosyanın son yazısı Mustafa Cem Oğuz’a ait. Oğuz, demokratik gerileme ekseninde tartışılan demokrasi dışı çağdaş rejimlerde seçim sorununa odaklanıyor. Ulaş Bager Aldemir ve Ekin Keleş’in Noam Chomsky ile yaptıkarı söyleşiyi de dosya içinde bulacaksınız. Chomsky, sol popülizmi mevcut rejimlerle karışmaması için özenle ayırarak mevcut demokrasi dışı rejimleri neoliberal paradigma içinde kavrıyor.

Politika – Teori bölümünde Ulaş Bager Aldemir’in Alain Badiou ile hakikat ekseninde yaptığı söyleşi ilk metin. Söyleşiyi İlkay Öz çevirdi. Ardından Antonio Gramsci’nin toplumsal sınıflar, partileri ve partileşme sürecini analiz eden makalesi geliyor. Makaleyi Kerim Can Kara çevirdi. Abdulhalim Karaosmanoğlu’nun Bilge Şahin ile kitabı üzerine yaptığı söyleşi de bu bölümde: Şahin kitabında Demokratik Kongo üzerine yaptığı araştırmanın verdiği perspektif ile toplumsal cinsiyet, cinsel şiddet suçları ve buna dayanan iktidar ilişkilerinin kapsamlı bir analizini sunuyor. Bu bölümü Deniz Ekim’in devletçilik tartışmalarına dair farklı cephelerin nasıl konumlandıklarını analiz eden makalesi ve Ulaş Bager Aldemir’in Gérard Raulet ile yine hakikat kavramı ekseninde yaptığı söyleşi ile kapatıyoruz. Söyleşiyi Abdülhalim Karaosmanoğlu çevirdi.

Derginin son iki yazısı, siyasal kültür ve sinemayı odağa alıyor. İlk yazıda Suphi Keskin İtalyan Yeni Dalgasını Vittorio De Sica’nın Umberto D. ve Bisiklet Hırsızları filmleri üzerinden değerlendiriyor. Son makale, Cumhuriyetin yüzyılına ilişkin eleştiriyi Maden ve Demiryol filmlerini de odağa alarak bir devlet tartışması bağlamında yürüten Ahmet Mermer’e ait.

İyi okumalar…