Şükrü Argın İle Söyleşi: “AKP Bir Devlet Projesidir”

Birikim Dergisi’nin Ağustos 1999 sayısına yazdığınız “Modern Zamanlarda Sözün Statüsü” başlıklı makaleden hareketle, Türkiye’de sözün statüsünden bahsederek başlayabiliriz… Söz konusu makaleye bir despotik rejimler ile liberal demokrat rejimler ayrımı koyarak başlıyor ve liberal demokrat rejimlerde sözün değerini zaten yitirmiş olduğunu; öte yandan despotik rejimlerde sözün sahici bir silah olarak işlevini sürdürdüğünü ifade ediyorsunuz. Herhâlde artık 1999’un Türkiye’sinden başka bir ülkede yaşadığımızı ifade edebiliriz… Bugün baktığınızda Türkiye’de sözün statüsü üzerine neler söylersiniz? Öte yandan 2023 Seçimleri sizce sözün gücü bağlamında nasıl bir anlama sahip?

Eğer hafızam yanıltmıyorsa, bahsettiğiniz o makalede ben asıl olarak “modern zamanlarda”, daha doğru bir adlandırmayla “geç modern zamanlar”da sözün yaşadığı tedrici statü kaybına, yani giderek ağırlığını yitirişine dikkat çekmek istemiştim. Liberal demokratik rejimlerin sözün cehennemi, despotik rejimlerin ise cenneti olduğu anlamına gelebilecek ya da o anlama çekilebilecek bir fikrî bulanıklığa kapılmak da istemem, yol açmak da… Despotik rejimler dün de bugün de söz için bir cehennemdir. Bu konuda kimsenin şüphesi olamaz! Fakat liberal demokratik rejimlerin kendilerini bir tür söz cenneti olarak takdim edişlerine şüpheyle yaklaşılması, buralarda sözün aslında sözde cennetler içinde avutuluyor olduğu gerçeğine ya da hiç değilse ihtimaline dikkat edilmesi gerektiğini düşünüyorum.