Türkiye’nin Yeni Metropoliten Rejimi: Otoriteryen Kentleşmenin “Yerel Yönetimlerde Yeniden Yapılanma” Formu

Hem yönetsel birimlerin birleş(tiril)mesi ve katılmalar yoluyla yönetsel yeniden yapılanma, hem de ölçek ekonomileri literatürü, bir yandan yerel hizmetlerin üretimi ve sunumunda ölçeğin etkisini, bir yandan da yönetsel süreçlerde demokrasi ve katılım meselelerini uzun süredir tartışıyor. Bu başlıklardaki akademik tartışma hâlâ çok canlı ve coğrafî olarak da yaygın (Bkz. örn. Andrews & Endwistle 2014; Aulisch vd. 2011; Tomas 2012; Vetter & Kersting 2003). Bu metinde söz konusu tartışmanın eksenlerini takip ederken, ek olarak, yerel yönetsel sınırları yeniden çizme ve yeniden ölçeklendirme politikasını daha geniş bir bağlama yerleştirmeyi deneyeceğim: Merkezî idarenin –şu durumda AKP hükümetinin- siyasi, yönetsel ve ekonomik tercihleriyle yönelimleri…

Hemen kuruluşunu müteakip, 2002’den bu yana tek parti hükümeti olarak iktidarda bulunan AKP’nin temel karakteristiklerinden birinin İslamî siyaset ve gelenekçilik üzerinden biçimlenen türde bir yeni-muhafazakârlık olduğu çokça yazıldı. Farklı disiplinlerden yazarların adını çokça koyduğu üzere, parti-hükümetin yeni- muhafazakârlık söylem ve pratiği yeni-Osmanlıcılık biçiminde özgülleşiyor (Bkz. örn., Fischer Onar 2009; Lovering & Türkmen 2011; Sengupta 2014). Öte yandan, iktidarın hakikî bir yeni-liberal ajandaya sahip olup bunu ilkiyle, yeni-Osmanlıcılık’la bütünleştirmedeki başarısı da açık.[1] Aşağıda biraz daha etraflıca hatırlatacağım üzere 1980’lerden bu yana genişleyen inşaat sektörü ve (yeniden) imar faaliyetleri üzerinden sermaye birikimi ve büyüme –kentsel ya da kırsal alanlarda ve kıyı alanlarında- siyaseti Türkiye’de hâkim. Geç-AKP dönemine özgü olan bir nitelik, inşaat-sektörü yönelimli politikaların ülkenin geniş kesimlerine ve geniş bir alana nüfuz etmesi: Bunlar sıkça kentsel yenileme projeleri, “mega projeler” ya da HES’ler gibi ziyadesiyle saldırgan müdahaleler olarak karçımıza çıkyor. Bu döneme özgüleyebileceğimiz bir ikinci nitelikse, parti-devletin öncülük ettiği / önünü açtığı bu süreçlerin beraberindeki otoriteryenleşme. Ve –bu ayırt edici niteliklerden ibaret olmamak üzere- bir üçüncüsü, bu süreçlere eşlik eden çok çeşitli ve etkileri derin yasal ve yönetsel yeniden düzenleme girişimleri. (Bkz. örn, Balkan, Balkan & Öncü 2015; Çavuşoğlu & Strutz 2014; Doruk 2012; Gürcan & Peker 2015: 59-84) Bu –asgarî- üç boyut, AKP iktidarının yeni-liberal şehirciliğin küresel eğilimlerine eklemlenmede başlıca araçları olarak ayırt edilebilir. Bu metinde, AKP’nin geniş kapsamlı yasal ve yönetsel yeniden yapılanma politikalarının sonuncu ve zirve örneğine -6360 sayılı Kanun’a- odaklanmak suretiyle, söz konusu boyutlar arasındaki ilişkileri görünür kılmayı deneyeceğim.

Otoriteryanizm ve kentleşme bir arada, farklı boyutları ve çeşitli coğrafyalar bağlamında onyıllardır tartışılıyor olmakla beraber (Bkz. örn., Camp 1978), bu iki kavramı bir araya getiren literatür, özellikle 1990’ların sonlarından itibaren dramatik biçimde genişlemeye başladı. (Bkz. örn., Brenner & Theodore 2002; Leitner, Peck & Shepherd 2007; Lovering & Türkmen 2011; Mihr 2010; Pattnayak 1996; Türkmen 2011; Wallace 2014; Zunino 2006) Bahsi geçen iki nosyona giderek daha fazla referansta bulunuluyor olması, aslolarak, “kapitalizmin derin krizine bir yanıt olarak, devletlerin kendini giderek daha fazla demokratik olmayan yollardan yeniden yapılandırması süreci”nin yansıması (Bruff 2012: 114). Genel olarak çelişik ve istikrarsız kapitalizmin mekânsallaşma, mekânsal yeniden-uyum ve yeniden-yapılanma dinamikleri üzerine ziyadesiyle iyi temellendirilmiş bir kuramsallaştırma gayreti mevcut (Cox 1997; Harvey 2006; Peck & Tickell 2002). Yeni-liberalizmin güncel dalgalanmaları da mekân –özellikle kentsel mekân- üzerinden kendini ifade ediyor ve aynı zamanda, bu dalgalanmalara çare de yine (kentsel) mekân üzerinden aranıyor. Dolayısıyla, ileri kapitalizmin zaman-mekânında, “şehirler, birbiri içine girmiş krizin yer değiştirmesi ve kriz yönetimi stratejileriyle bir dizi yeni-liberal girişimin eklemlendiği stratejik olarak çok önemli coğrafî arenalar haline gelmiş durumda” (Brenner & Theodore 2002: 349) Devletin kendini ve coğrafyasını yeniden yapılandırması süreci söz konusu olduğundaysa, bu süreçlere otoriteryenleşmenin eşlik etmesi, gerçekleşmekte olan bir olasılık olarak ortaya çıkıyor: “yeni-liberal kentsel otoriteryanizm üzerine korkunç bir senaryo”nun gerçekleşmesi:

“… [K]urumsal kentsel yönetişim yapılarının temelindeki yeni-liberal ajanda daha da yerleşikleşecek. Ortaya çıkan sonuç bu olursa … şehirlerin karşılıklı olarak yıkıcı mekân-pazarlama politikalarını fütursuzca benimsedikleri ve kenttaşların kendi gündelik yaşamlarının temel koşullarını etkileme gücünün giderek daha fazla zayıflatıldığı, daha yavan, daha tehlikeli kentsel coğrafyaların kristalleşeceğini öngörmek için her tür nedenimiz var.” (Ae..: 376)

Otoriteryanizm, kentsel politikaların / kentleşmenin ve yeni-liberalizmin yeni formları üzerine bu genişleyen literatürün izini sürerek, 6360 sayılı Kanun’un ve sonuçlarının ekonomi-politik bağlamını işaret etmek üzere “otoriteryen kentleşme” terimini kullanıyorum.

İlk olarak, Türkiye metropoliten sisteminin, Kanun’dan önceki kısa tarihçesini aktaracağım. Şunu görmek ilginç: Türkiye Büyükşehir Belediyeleri’nin, kurucu dönemi 1980’lerin başlarındaki askerî yönetim dönemiyse, (yerel) yönetsel sisteme hâkim kılınması geç-AKP hükümeti döneminde. İkinci olarak, Kanun’a ilişkin hızlı ve anti-demokratik yasama sürecine değinip bu radikal yeniden yapılandırma düzenlemesiyle getirilen önemli değişikliklerin dökümünü sunacağım. Üçüncü olarak, söz konusu müdahalenin etkenliğin, verimliliğin, yerel hizmetlerin daha iyi sunumunun tesisi amaçlarıyla neden anlamlandırılamayacağının bir zemini olarak, ürünü olduğu konjonktürel ekonomik ve siyasî iklimin çerçevesini çizmeye çalışacağım. Ve son olarak, genel bir değerlendirmede bulunacağım. Kanun’la getirilen değişiklikler, büyük ölçüde, 30 Mart 2014 Yerel Seçimleri’ni müteakip hayata geçti. Hiçbir şekilde şeffaf olmayan hızlı yasama süreci, yasanın yürürlüğe girmesinin üzerinden henüz az bir zaman geçmiş olması ve yasanın ilgilendirdiği yönetsel birimler, alan ve nüfusun devasalığı, Kanun’un gerçek etkileri ve sonuçlarıyla ilgili –etkilenen binlerce birim ve beldeyle karşılaştırıldığında- henüz pek az saha çalışmasına sahip olmamızın da sebeplerinden (Bazıları için bkz. Adıgüzel & Tek 2014; Arıcı 2014; Genç 2014; Karagel & Karagel 2013; Karasu 2013; Kızılboğa Özaslan, Akıllı & Özaslan 2015; Özsalmanlı & Pank 2014). Dolayısıyla bu metnin amacı yeni yapının ülke coğrafyası genelindeki, yöreden yöreye ver zaman içinde de değişecek neticelerini analiz etmek değil; bunun yerine, getirilen formel değişiklikleri betimleyip, bu yeniden düzenlemenin içine yerleştirilip tarihselleştirilebileceği daha geniş bir konjonktürel, ekonomi-politik perspektif sunmaya çalışacağım.

1980-2012 arasında Büyükşehir Belediye Sisteminin Gelişimi: Kısa Bir Döküm

Malum, Türkiye için 1980 yılı, siyasî olarak daha anti-demokratik, ekonomik olarak yeni-liberal bir formasyona doğru evrilmede eşikti. O eşiğin ardında, kentsel kamusal mal ve hizmetler kadar kentsel toprağın kendisinin de metalaşmaya, kazanılmamış / hak edilmemiş ranta dayalı bir gelir alanının serpilmeye başlamasıyla karakterize olan yıllar vardı. 1980’lerin, henüz askerî yönetim döneminden başlayarak, inşaat, imar, konut, kentsel topraklar, kurumsal yerinden yönetim yapısıyla ilgili yoğun bir yasama faaliyeti dönemi olduğunu hatırlamak gerek. (Alkan, 2011) Millî Güvenlik Konseyi’nin ilk kararlarından biri (11 Aralık 1980 tarihli, 34 sayılı Kararname), büyükşehir alanlarındaki kimi küçük belediyelerin ve 150 kadar köyün tüzel kişiliğine son veriyordu. (Keleş 2009: 240-3) Küçük belediyeler yakınlarındaki ana belediyelere bağlanırken, köyler de yakınlarındaki belediyelere katılıyordu. Bir yıl sonra, 4 Aralık 1981’de, “Büyükşehirlerin Yakın Çevresindeki Yerleşim Yerlerinin Ana Belediyelere Bağlanmaları Hakkında Kanun” (yaygın bilinen adıyla “Birleştirme Yasası”) çıkarıldı. Yasa 300 bin ve daha fazla nüfuslu yerleri ilgilendiriyordu ki bunlar o dönemde altı büyük şehirdi: İstanbul, Ankara, İzmir, Adana, Bursa, Gaziantep, Konya ve Eskişehir. İki yılda (1981-1983), bu yasanın uygulanmasının neticesi olarak, sadece İstanbul’da 31 belediye ve 23 köy tüzel kişiliğini kaybedecekti. 12 Eylül 1980 askerî darbesinin ardından ve askerî yönetimin müdahaleleriyle, belediye sayısı toplamda 1.727’den 1.587’ye düşmüştü.

Takiben, 1982 Anayasası, 127. md.’sindeki, “Kanun, büyük yerleşim merkezleri için özel yönetim biçimleri getirebilir,” hükmüyle (1961 Anayasası’nın ilgili maddesinde böyle bir düzenleme yoktu) büyükşehirlerde “özel” yönetim biçimleri oluşturulabilmesinin anayasal dayanağını kurdu. Askeri yönetim dönemini takiben yapılacak ilk yerel seçimler öncesinde 1984 tarihli, 2972 sayılı Mahallî İdareler ve Mahalle Muhtarlıkları ve İhtiyar Heyetleri Seçimi Hk. Kanun, merkezdeki belediye sınırları içinde birden çok ilçe bulunan illerde (o dönemde İstanbul -14 ilçe-, Ankara -5 ilçe- ve İzmir -3 ilçe-) Büyükşehir Belediye Meclisi ve İlçe Belediye Meclisleri’nin yanı sıra, hem Büyükşehir hem de İlçe Belediyeleri için ayrı ayrı Belediye Başkanları seçilmesini öngördü. Yine 25 Mart 1984 yerel seçimlerinden hemen önce, 8 Mart 1984’te, 195 sayılı KHK’yle büyükşehirlerin yönetimi düzenlendi. Temmuz 1984’te, büyük ölçüde 195 sayılı KHK’yı yasalaştıran, “Büyükşehir Belediyelerinin Yönetimine İlişkin 3030 sayılı Kanun” yürürlüğe girdi. Böylece Türkiye’de metropoliten belediye sistemi 1984 yerel seçimleriyle ve en büyük üç şehirden (İstanbul, Ankara, İzmir) başlamak sûretiyle işlemeye başladı. 2000 yılına gelindiğinde Büyükşehirlerin sayısı 16’ya ulaşmıştı (Tablo-1) ve takip eden 12 yıl boyunca, 6360 sayılı Kanun yürürlüğe girene değin bu rakamda kaldı. Kanun’la rakam, bir solukta neredeyse ikiye katlanacaktı. 20 yıl boyunca, 2004’e kadar, büyükşehir belediyeleri 3030 sayılı Kanun’la düzenlendi. AKP hükümeti Temmuz 2004’te, köyler dışında bütün bir yerel yönetimler sistemini yeniden düzenleyen geniş kapsamlı bir “reform programı” çerçevesinde, yeni bir Büyükşehir Belediyesi Kanunu, (5216 sayılı) çıkardı. 6360 sayılı Kanun bu Kanun’da da önemli değişiklikler yaptı.

Tablo -1: Büyükşehir Belediyeleri ve Kuruluş Yılları (1984-2000)

Kuruluş Yılı Büyükşehir Belediyesi Kurucu Yasal Düzenleme *
1984 1) İstanbul BŞB, 2) Ankara BŞB,

3) İzmir BŞB

195 s. KHK, takiben 3030 s. Kanun
1986 4) Adana BŞB 3306 sayılı
1987 5) Bursa BŞB 6) Gaziantep BŞB

7) Konya BŞB

Sırasıyla; 3391, 3398 ve 3399 s. Kanunlar
1988 8) Kayseri BŞB 3508 s. Kanun
1993 9) Antalya BŞB10) Diyarbakır BŞB

11) Erzurum BŞB

12) Eskişehir BŞB

13) İzmit BŞB

14) Mersin BŞB

15) Samsun BŞB

KHK’lerle
2000 16) Sakarya BŞB KHK

 

Kamu Yönetiminde Köklü Dönüşüm: 2012-2014’ün ardından Yeni Metropoliten Rejim

AKP çoğunluğundaki TBMM, 12 Ekim 2012’de, 6360 sayılı, “On Üç İlde Büyükşehir Belediyesi ve Yirmi Altı İlçe Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun”u kabul etti. Kanun’un hazırlık süreci, Meclis’e getirilme ve kamuoyu bilgisine sunulma biçimi ne şeffaf ne de katılımcıydı: demokratik usullerin, danışma ve müzakere ilkelerinin tamamı çiğnenmişti. İlgili çevrelerde gündeme geldiğinden bu yana yaygın olarak “Bütünşehir Kanunu” diye anılan bu sıradışı ve tuhaf başlıklı düzenleme, 6 Aralık 2012’de Resmi Gazete’de yayınlandı ve somut sonuçlarını 30 Mart 2014 yerel seçimlerini müteakip hayata geçirmeye başladı.

6360 sayılı Kanun;

13 yeni Büyükşehir Belediyesi’nin kuruluşunu ilân ediyor (Bkz. Table-2; Harita-1);

– 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu da dâhil olmak üzere yerel yönetimler mevzuatında önemli değişiklikler getiriyordu.

Kısa bir süre sonra, 14 Mart 2013’te, yine tuhaf başlıklı bir yasayla bu yasada değişiklik yapıldı: 6447 sayılı “On Üç İlde Büyükşehir Belediyesi ve Yirmi Altı İlçe Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun”la, Ordu, yeni ve 14’üncü Büyükşehir Belediyesi olarak ilân edildi:

6447, md. Article 1:

“6360 Sayılı On Üç İlde Büyükşehir Belediyesi ve Yirmi Altı İlçe Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun başlığında yer alan ‘ON ÜÇ’ ibaresi ‘ON DÖRT’ olarak … değiştirilmiş ve 1 inci maddesinin birinci fıkrasında yer alan ‘Muğla,’ ibaresinden sonra gelmek üzere ‘Ordu,’ ibaresi eklenmiştir.”

Söz konusu değişiklik, aslen, Ordu milletvekilleri öncülüğünde yürütülen hızlı ve “başarılı” bir kampanyanın sonucuydu. 55 bin kişinin nüfus kayıtları, kuruluş için gerekli olan asgarî 750 bin nüfus ölçütünün yakalanması amacıyla, diğer illerden Ordu’ya taşındı. O vakit nüfusu 771,960 olarak ilân edilen Ordu’nun nüfusu, 2013 sonuna gelindiğinde, TÜİK kayıtlarına göre 731,452’dir. Dışarıya göç veren sürekli olarak nüfus kaybeden İl’in nüfusu (2009’da 723,507; 2010’da 719,183, 2011’de 714,371), 2013’ün başlarında hızla arttı ve 2013’ün sonlarında yeniden düştü!

Tablo-2: Büyükşehirlerin Büyüklük Oranları (2012-2014 ADNKS)

Büyükşehir İl / İlçe Merkez (Şehir Nüfusu)-2012   

2014 Nüfusu

Toplam Büyükşehir Nüfusuna Oranı Toplam Şehir Nüfusuna Oranı Toplam Ülke Nüfusuna Oranı
İstanbul 13.710.512 14.377.018 23,97 20,16 18,50
Ankara 4.630.735 5.150.072 8,58 7,22 6,62
İzmir 3.401.994 4.113.072 6,85 5,76 5,29
Bursa 1.983.880 2.787.539 4,64 3,91 3,58
Adana 1.636.229  2.165.595 3,61 3,03 2,78
Gaziantep 1.438.373 1.889.466 3,15 2,65 2,43
Konya 1.107.886 2.108.808 3,51 2,95 2,71
Kocaeli 1.527.407 1.722.795 2,87 2,41 2,21
Antalya 1.073.794 2.222.562 3,70 3,11 2,86
Mersin 876.958 1.727.255 2,88 2,42 2,22
Diyarbakır 892.713 1.635.048 2,72 2,29 2,10
Kayseri 1.004.276 1.322.376 2,20 1,85 1,70
Samsun 547.778 1.269.989 2,11 1,78 1,63
Eskişehir 659.924 812.320 1,35 1,13 1,04
Sakarya 590.498 932.706 1,55 1,30 1,20
Erzurum 384.399 763.320 1,27 1,07 0,98
Aydın 611.846 1.041.979 1,73 1,46 1,34
Balıkesir 711.743 1.189.057 1,98 1,66 1,53
Denizli 670.812 978.700 1,63 1,37 1,25
Hatay 742.590 1.519.836 2,53 2,13 1,95
Malatya 504.793 769.544 1,28 1,07 0,99
Manisa 904.513 1.367.905 2,28 1,91 1,76
Kahramanmaraş 675.589 1.089.038 1,81 1,52 1,40
Mardin 458.112 788.996 1,31 1,10 1,01
Muğla 373.937 894.509 1,49 1,25 1,15
Ordu 423.295 724.268 1,20 1,01 0,93
Tekirdağ 589.049 906.732 1,51 1,27 1,16
Trabzon 426.882 766.782 1,27 1,07 0,98
Şanlıurfa 975.455 1.845.667 3,07 2,58 2,37
Van 58.717 1.085.542 1,81 1,52 1,39
100 84,12 77,18
Toplam Büyükşehir Nüfusu  59.968.496
Toplam Şehir Nüfusu 71.286.182
Toplam Türkiye Nüfusu 77.695.904

 

ayten_metropoliten

Harita-1: Yeni Metropoliten Türkiye

Kırmızı ile gösterilen yerler, 2014 yerel seçimlerini takiben Büyükşehir Belediyeleri’nin Yönetimine İlişkin Mevzuata tabi olan yerleşimler. Sonradan büyükşehir yapılan Ordu ili görselde yer almıyor.

Tablo-3: Belediye Sayısındaki Değişim

Yıl Belediye Sayısı
Cumhuriyet’ten önce 389
1923 421
1935 505
1945 583
1950 628
1955 809
1960 995
1965 1.062
1970 1.303
1975 1.654
1980 1.727
1981* 1.587
1985 1.703
1988 1.925
1992 2.270
1993 2.553
1994 2.715
1997 2.801
2000 3.225
2005 3.250
2008** 2.854
2009** 2.950
2010 2.950
2011 2.950
2012 2.950
2014*** 1.396

Kaynak : İçişleri Bakanlığı, Mahalli İdareler Genel Müdürlüğü, Yüksek Seçim Kurulu, TÜİK ADNKS.

Eğer 6360 sayılı Kanun’un sayısal başlığında benimsenen yöntemi izleyecek olsaydık, ama buna mukabil düzenlemenin tam içeriğini yansıtmak gibi tutarlı bir amacımız da olsaydı, başlığı, “14 yeni Büyükşehir Belediyesi ve 14 İl’de 28 Yeni İlçe Kurulması, 30 İl Özel İdaresi’nin, 1.635 Belde Belediyesi’nin ve 16.580 Köy’ün Tüzel Kişiliğine Son Verilmesi ve Kimi Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik yapılması Hakkında Kanun” biçiminde yeniden formüle etmek durumunda kalırdık. Zira toplamda 78 sayfalık Kanun metninin yaklaşık 64 sayfası, 30 Mart 2014 yerel seçimlerimden sonra ortadan kalkan köy, il özel idaresi ve belediyelerin listelenmesinden oluşuyor. Şunu da hatırlatmalıyım ki, 2014 yerel seçimlerinden sonra yaşanan belediye sayısındaki düşüş, bütün bir Cumhuriyet tarihi boyunca belediye sayısının azaltıldığı üçüncü döneme karşılık geliyor. İlki yukarıda da belirttiğim gibi, 1980-1983 askerî yönetiminin tasarrufuydu ve askerî darbenin neticelerinden biriydi. İkincisi, AKP iktidarında, 2009 yerel seçimlerinden önce gerçekleşti. Anayasa Mahkemesi, 2008 yılında çıkarılan 5747 sayılı Kanun’un belli hükümlerini iptal etmese, ve YSK ile Danıştay başvuran belde belediyeleri lehine kararlar almasaydı, belde belediyelerinin sayısındaki düşüş, en az bu sonuncusu kadar keskin olacaktı. Ve son olarak, bu üçü arasında en dramatik müdahaleye dayalı dönüşüm olan 2012-2013 düzenlemesi geldi. (Tablo-3)

6360 sayılı Kanun, belediyelerin tüzel kişiliğini iki kategoride ve iki yolla ortadan kaldırdı:

  • Büyükşehir Belediyesi sınırları İl sınırları olarak yeniden tanımlandı (Md. 1/2) ve eski İl, yeni Büyükşehir sınırlarında kalan belde belediyelerinin tüzel kişiliğine son verilerek, bu belediyeler yakınlarındaki İlçe Belediyesi’nin, dolayısıyla Büyükşehir’in mahallelerine dönüştüler. (Md. 1/3). Bu yolla tüzel kişiliğini kaybetmesi beklenen belediyelerin sayısı 1.076’ydı.
  • Bütün Türkiye’de nüfusu 2.000’in altına düşmüş bulunan belde belediyelerinin tüzel kişiliğine son verildi ve bu belediyeler Köy’e dönüştü. (Geçici Md. 2) Bu yolla tüzel kişiliğini kaybetmesi beklenen belediyelerin sayısı 559’du.

Tablo-3’ün 2014 satırının bu toplamdan (tüzel kişiliğini kaybetmesi beklenen 1.635 belediyeden) daha düşük olmasının üç sebebi var: (i) Büyükşehir Belediyeleri sınırları içinde yeni İlçe Belediyeleri kuruldu (Tablo-4) (ii) İki belde belediyesi mahkeme kararlarıyla tüzel kişiliğini muhafaza etti. (iii) Bazı belde belediyeleri yakınlarındaki diğer küçük beldelerle birleşmek suretiyle yasal statülerini kaybetmekten kurtulabildiler.[2] Bu sonuncusu, merkezî iktidarın tasarrufuna karşı bir direnme pratiği olarak da okunabilir. Nitekim söz konusu iktidar, bu tasarrufunda, yerel yönetimlere, uluslararası yerel özerklik ilkelerinin vaz ettiği yönde ve uygun yollarla danışma gereği dahi duymadı.

Tablo-4: Belediyelerin Türlerine Göre Dağılımı

2012* 2014**
Büyükşehir Belediyesi 16 30
Büyükşehir İlçe Belediyesi 143 519
İl Belediyesi 65 51
İlçe Belediyesi (Büyükşehir Sınırlarına Girenler Hariç) 749 400
Belde Belediyesi 1.977 396
Toplam 2.950 1. 396

Kaynak: * TÜİK ADNKS 2012 ** https://www.e-icisleri.gov.tr/Anasayfa/MulkiIdariBolumleri.aspx

Kanun sadece belde belediyelerini değil, 2012 itibariyle mevcut köylerin aşağı yukarı yarısını da etkiledi: Md. 1/3 16.580 Köy’ün tüzel kişiliğine son verdi. Eski köyler, artık büyükşehrin mahallesi. (Tablo-5) Bunların önemli bir bölümü orman köyleri.

Tablo-5: 30 İl Bütünü Büyükşehirde Tüzel Kişiliği Ortadan Kaldırılan Köy ve Belde Belediyesi Sayıları:

İl Köy Sayısı Kapanan Toplam Belde Belediyesi Nüfusu 2000’in altında olan
Adana 468 21 16
Ankara 685 20 17
Antalya 539 74 24
Bursa 662 21 12
Diyarbakır 804 12 4
Eskişehir 371 14 13
Erzurum 967 14 8
Gaziantep 441 13 4
İstanbul 152  –
İzmir 595 23 11
Kayseri 392 32 25
Kocaeli 244  –
Konya 585 168 117
Mersin 508 41 8
Sakarya 424 12 3
Samsun 940 23 12
Ara Toplam 8.777 488 274
Aydın 490 36 15
Balıkesir 892 34 14
Denizli 362 68 41
Hatay 362 64 7
Malatya 495 39 15
Manisa 781 68 33
Kahramanmaraş 474 52 16
Mardin 588 21 3
Muğla 396 49 12
Ordu 485 53 10
Tekirdağ 257 24 9
Trabzon 479 57 32
Şanlıurfa 1.162 15
Van 580 8
Ara Toplam 7.803 588 207
GENEL TOPLAM 16.580 1.076 481

Kaynak: İçişleri Bakanlığı, Türkiye Mülki İdare Bölümleri Envanteri (https://www.e-icisleri.gov.tr/Anasayfa/MulkiIdariBolumleri.aspx) ; MİGM 2013 Yılı Mahalli İdareler Genel Faaliyet Raporu- Haziran 2014, (http://www.migm.gov.tr/Dokumanlar/2013_MAHALLI_IDARELER_GENEL_FAALIYET_RAPORU.pdf)

Yerleşimlerin yönetsel statüsündeki bu değişim, aynı zamanda, Türkiye demografik profilinin belediye / köy ve kentsel / kırsal dağılımında ani, ciddi ve yapay bir değişim anlamına geldi. Tablo-6’da görüldüğü üzere, Türkiye kentsel nüfusu bir yıl içinde %14,2 artarken, kırsal nüfus, dramatik biçimde %22,8’den %8,7’ye düştü. Böylece, 30 Mart 2014 yerel seçimlerini takiben, 70.034.413 kişinin “kentsel alanlar”da yaşadığı, sadece 6.633.451 kişinin “kırsal alan”da kaldığı bir Türkiye tablosu ortaya çıktı (Çizelge-1). Bu sayısal ve yapay artış / düşüş, aynı zamanda, kentsel / kırsal nüfus sınıflandırmasındaki yönetsel statü kriterinin yetersizliğine de işaret eder.

Tablo-6: Demografik Değişim – Yıllara Göre Kentsel / Kırsal Nüfus Dağılımı

Yıl Kentsel Nüfus (İl ve İlçe Merkezleri) Yüzdesi * Kırsal Nüfus (Belde Belediyeleri ve Köyler) Yüzdesi *
2014 91,4 8,7
2012 77.2 22.8
2011 75.8 24.2
2010 76.3 23.3
2008 75.0 25.0
2007 70.5 29.5
2000 64.9 35.1
1990 59.0 41.0
1980 43.9 56.1
1970 38.5 61.6
1960 31.9 68.1
1950 25.0 75.0
1940 24.4 75.6
1927 24.2 75.8

* TÜİK’in kentsel nüfus / kırsal nüfus sınıflandırmasıdır; yönetsel ölçüte yaslanır.

 

Çizelge – 1

ayten_cizelge_1

30 Mart Yerel Seçimleri’ni takiben Türkiye, kâğıt üzerinde, sadece “kentsel” değil, “metropoliten” bir ülke haline de geldi. (Tablo-7, Çizelge-2; aynı zamanda bkz. Tablo-2) 2014 sonu itibariyle, Türkiye nüfusunun %76,9’u, büyükşehir belediyeleri sınırları içinde yaşıyor.

Tablo-7: Belediye Sınırları İçinde Yaşayan Nüfusun Dağılımı (2014 ADNKS)

  Nüfus Belediye Nüfusuna Oranı Toplam Nüfusa Oranı
Büyükşehir Belediyeleri 59.968.496 % 83,65 % 77,18
Diğer Belediyeler 11.727.408 % 16,35 % 14,56
Toplam Belediye Nüfusu 71.695.904    

 

Çizelge-2: Beledî Nüfusun Dağılımı (2014)

ayten_cizelge_2

Yakın gelecekte, yeni büyükşehir belediyelerinin kuruluşu kuvvetle muhtemel görünüyor, zira Kanun “Büyükşehir Belediyesi”ni ve “Kuruluş”unu, yeni Büyükşehir ilânlarını kolaylaştıracak yönde, 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu’nun öngördüğü gerekli ölçütleri azaltıp güçsüzleştirmek suretiyle yeniden tanımladı. Önceki ve yapılan değişiklikle yeni düzenlemenin karşılaştırması şöyle:

 

  5216 (Büyükşehir Belediyesi Kanunu) 6360 (5216’da değişiklik yapan hükümler)
Büyükşehir Belediyesi’nin Tanımı md. 3:En az üç ilçe belediyesini kapsayan, bu belediyeler arasında koordinasyonu sağlayan; kanunlarla verilen görev ve sorumlulukları yerine getiren, yetkileri kullanan … kamu tüzel kişisini ifade eder.

 

md. 4: a) Sınırları il mülki sınırı olan ve sınırları içerisindeki ilçe belediyeleri arasında koordinasyonu sağlayan … kamu tüzel kişisini ifade eder.
[Böylece, “kapsanan asgarî ilçe belediyesi sayısı”na ölçütü kaldırıldı.]
Büyükşehir Belediyesi’nin Kuruluşu md. 4: Belediye sınırları içindeki ve bu sınırlara en fazla 10 km. uzaklıktaki yerleşim birimlerinin son nüfus sayımına göre toplam nüfusu 750.000’den fazla olan il belediyeleri, fizikî yerleşim durumları ve ekonomik gelişmişlik düzeyleri de dikkate alınarak, kanunla büyükşehir belediyesine dönüştürülebilir.

 

md. 5: Toplam nüfusu 750.000’den fazla olan illerin il belediyeleri kanunla büyükşehir belediyesine dönüştürülebilir.
[Böylece, “fizikî yerleşim durumu ve ekonomik gelişmişlik düzeyi” ölçütünden vazgeçildi. Uzaklık ölçütü zaten anlamını yitirmişti, zira artık Büyükşehir Belediyesi sınırlarıyla İl sınırları özdeş.)

 

Nitekim 8 Aralık 2014 tarihli gazetelerde, Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç’ın, Hükümet’in, 2019 yerel seçimlerine kadar en az 10 yeni Büyükşehir kuruluşuna daha imza atmayı planladığını okuduk:

“2019 yılı seçimlerine giderken Türkiye’deki Büyükşehir sayısı daha da artacak. Mevcut 30 büyükşehrimiz nüfusun yüzde 72’sini taşıyor. Yüzde 72 veya 76’sı o bant içinde bir rakam. Milyonlarca insanın büyükşehirde yaşadığını düşünüyoruz. Herhalde ilk düzenleme ile bu rakam yüzde 80’lere 85’lere çıkacak. İlerisini bilemem ama 2019 seçimlerinde Büyükşehirlerin en az 40 olacağını söyleyebilirim. İlçeler için de belki farklı düzenlemeler gündeme gelebilir. Büyükşehir yasası ile iyi bir iş yaptığımıza inanıyoruz. Anayasaya aykırılıktan tutun, aklın mantığın kabul edemeyeceği pek çok itirazlar oldu ama bunlar politik itirazlardı.” (“10 yeni…” Ara.. 2014)

6360 sayılı Kanun’un Türkiye yerel yönetimler sistemine son bir müdahalesi 30 İl Özel İdaresi’nin tüzel kişiliğine son verilmesi oldu. (Md. 1/5) İl Özel İdareleri, diğer yetkilerinin yanı sıra, beledî sınırlar dışındaki köylere ve kırsal alanlara hizmet götüren birimler olagelmişti. Yukarıda belirtildiği gibi Md. 6’nın yanı sıra Md.1/2 de önceki 16 ve yeni 14 Büyükşehir’in tamamının yeni sınırlarını İl mülkî sınırları olarak tanımladı. Böylece, Büyükşehir Belediyeleri, İl Özel İdareleri’nin, -artık mahalleye dönüşmüş- köylere ve kırsal alana yönelik yetki ve görevlerini de devraldı.

Yeni düzenlemelerle gündeme getirilen istatistikî, sayısal, coğrafi-yönetsel değişimin kapsamını özetleyecek olursak;

— İl Özel İdareleri’nin %36’s,

— Belediyelerin %53’ü,

— ve Köylerin %47’si,

ne kamuoyuyla ne ilgili çevrelerle (akademisyenler, uzmanlar, meslek örgütleri, STK’lar, ama daha önemlisi bahsi geçen belediyeler ve köylerle) paylaşılan, TBMM’de dahi yeterince tartışılmadan hızla çıkarılan tek bir yasal düzenlemeyle bir çırpıda ortadan kaldırıldı.

Son olarak, İl Özel İdareleri’ni ortadan kaldıran Kanun, İçişleri Bakanlığı’nın örgütlenmesini ve yetkilerini düzenleyen Kanun’da yaptığı değişikliklerle beraber, 30 İl / Büyükşehir’de, Bakanlığın taşra teşkilâtı statüsünde yeni bir kamu yönetimi birimi kurulmasını öngördü: “Yatırım, İzleme ve Koordinasyon Başkanlığı” (YİKB) (Art.3)”

Nisan 2014’te Yönetmeliği Bakanlıkça yayınlanan YİKB’in, Büyükşehir belediyelerinin bulunduğu illerde;

  • kamu kurum ve kuruluşlarının yatırım ve hizmetlerinin etkin olarak yapılması, izlenmesi ve koordinasyonu,
  • acil çağrı, afet ve acil yardım hizmetlerinin koordinasyonu ve yürütülmesi,
  • ilin tanıtımı,
  • gerektiğinde merkezi idarenin taşrada yapacağı yatırımların yapılması ve koordine edilmesi,
  • temsil, tören, ödüllendirme ve protokol hizmetlerinin yürütülmesi,
  • ildeki kamu kurum ve kuruluşlarına rehberlik edilmesi ve bunların denetlenmesini gerçekleştirmek üzere,

görev ve yetkili olması ve Vali’ye bağlı olarak çalışması öngörülüyor.

YİKB’in doğrudan doğruya merkezi yönetime bağlı özel bütçeli bir kamu kuruluşu statüsündeki kuruluşu, aslında, önceden yerel yönetimlerin yetki alanında olan yetkilerin yeniden merkezîleştirilmesinin bir diğer adımı. Görev ve yetki bölüşümünün merkezî yönetim birimleri lehine yeniden düzenlenmesi, geç-AKP hükümetinin yönetme tekniklerinden biri. Görevlerine baktığımızda YİKB, aynı zamanda yerel yönetimler üzerinde yeni bir vesayet kurumu olarak ortaya çıkıyor ki bu, yerel özerklik ve yerinden yönetim ilkeleri açısından da ziyadesiyle sorunlu.

Kanun’un Türkiye yerel yönetim sistemine, çeşitli ölçeklerdeki yerleşimlerin sınırlarına ve nüfusun demografik dağılımına getirdiği değişikliklerin kapsamının Cumhuriyet tarihinde bir benzeri yok ve sırf bu nedenle dahi önemli. Dolayısıyla tek başına bu düzenleme, yönetsel, mekânsal ve demografik yeniden yapılanma boyutlarıyla, kamu yönetimi, yerel yönetimler ve dahası anayasa hukuku bağlamında önemli tartışmaları beraberinde getirdi. Fakat bu düzenlemenin güncel ve potansiyel etkilerine dair daha derin bir kavrayışa sahip olmamız, tartışmayı birkaç adım geri götürüp söz konusu düzenlemenin hayata geçirildiği konjonktürün çerçevesini çizmeye çalışmakla mümkün.

Yeni Metropolitenleşmenin Ekonomik ve Siyasî Art-Alanı: Otoriteryen Kentleşme

6360 sayılı Kanun’la gündeme gelen yönetsel yeniden yapılanma ne birden bire ortaya çıktı ne de istisnaiydi. Düzenlemenin ayırt ediciliği, daha ziyade kapsamında ve yönetsel boyutunda. Bu haliyle, kente ve mekâna daha önceki yasal ve siyasî müdahalelerin ortaya koyduğu yeni ihtiyaçlara radikal bir yanıt olarak da okunabilir.

Aslında, 1982 Anayasası’nın 127. Md’sinden başlayarak, Türkiye’de yerel yönetimleri düzenleyen alan, hâlâ ziyadesiyle merkeziyetçilikle malûl. Yerel özerklik, yönetimin farklı kademeleri arasındaki ilişkileri düzenleyen bir ilke düzeyinde dahi işlevsel bir standart ya da siyasî bir hedef olamadı merkezî otorite için.[3]. Erken AKP iktidarı diyebileceğimiz dönemde, 2004-2006 yılları arasında yerel yönetimler mevzuatında yapılan yeni düzenlemelerin, biçimsel düzeyde de olsa yeni katılımcı mekanizmalar tanımlayarak ve yeni yetkiler aktararak yerel yönetimleri kısmen güçlendirmiş olduğunu, bir açıdan söylemek mümkün. Fakat aslolarak bu dönem, biraz daha geniş açından baktığımızda, “yerel yönetimlere delegasyon yoluyla merkezî yönetimin ilk-el yumuşak tahkimi” olarak rahatlıkla adlandırılabilir. Ek olarak, bahsi geçen dönemin, AB katılım ve müzakere sürecine siyasî bağlılığın halen devam ettiği yıllara tekabül ettiğini de hatırlamalıyız. Uzun sözün kısası, 2004-2006 yılları arasında genişletilmiş görev ve yetki tanımlarıyla gerçekleşen göreli ve stratejik desantralizasyonun içi takip eden düzenlemelerle çoktan boşaldı ve bunların sonuncusu bu metnin konusu olan kanundu.

2004-6 yıllarıyla 2012 arasındaki merkezileştirme hamlelerinden sadece birkaçını anmak bile, “stratejik dönemsel delegasyon ve desantralizasyon”dan “merkezi(yetçiliği)n nihai tahkimi”ne geçiş silsilesini gösteriyor:

  • Yıpranan Tarihi ve Kültürel Taşınmaz Varlıkların Yenilenerek Korunması ve Yaşatılarak Kullanılması Hakkında Kanun, 2005, No. 5366
  • Arsa Üretimi ve Değerlendirilmesi Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun, 2010, No. 5953
  • Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun, 2012, No. 6306[4]
  • ve Toplu Konut Kanunu’nda, TOKİ’ye planlama yetkileri aktaracak yönde yapılan bir dizi değişiklik.

Bu ve benzeri düzenlemeler, merkezî idare birimlerinin (kentsel) mekâna müdahale imkânlarını adım adım genişletti. Yerel yönetimlerin geçici olarak güçlendirilmesinin aksi istikametinde bir güç kaymasını sağladı ve hem tahkim edilmiş merkeziyetçilik hem de yerel düzeyde merkezîleş(tir)me hamlelerine hizmet etti. Mekânsal planlama ve imar alanında çok önemli yetkiler; başlıcaları Çevre ve Şehircilik, Kültür ve Turizm, Orman ve Su İşleri Bakanlıkları, TCDD, Özelleştirme İdaresi ve -2004’te doğrudan doğruya Başbakanlığa bağlanan- TOKİ olan merkezî idare kuruluşlarına, parça parça ama toplamda dramatik ölçü ve kapsamda, devredildi. Bütün bunlar “tahkim edilmiş merkeziyetçilik / merkezîleştirme” dediğim sürecin bileşenleri. Genişletilmiş Büyükşehir Belediyesi rejimi ise, ilçe belediyeler üzerinde güçlendirilen vesayet benzeri yetkilerle ve nihayet küçük yönetsel birimlerin massedilmesiyle, ikincisinin, “yerel düzeyde merkezîleş(tir)me”nin görünümleri. Bu iki sürecin birbirinden bağımsız olduğunu düşünmemek gerek.

Öte yandan, özellikle 2000’lerin sonlarından itibaren AKP iktidarının genel siyasî yaklaşımının ve pratiklerinin, bundan böyle rahatlıkla monopolistik, anti-demokratik ve giderek artan biçimde otoriteryen niteliklere büründüğünü tartışmaya dahi gerek görmüyoruz.[5] Hükümetin kentsel ve yerel politikaları bunun bir istisnasını oluşturmuyor. Türkiye’nin yakın zamanlı kentsel toplumsal hareketler repertuarında en geniş yeri tutan Gezi İsyanı’na dair araştırmalarda birincil motif olarak “[eski] Başbakanın otoriteryen tavrı”na işaret edilmesi de hatrımızda. (Bilgiç & Kafkaslı 2013; Konda 2013) [6]

İMECE Toplumun Şehircilik Hareketi’nin dikkatimize sunduğu gibi:

AKP’nin kentsel politika gündemi üç belirgin hedefle ilgili: ekonomik büyüme ve istihdamı artırmak, büyük inşaat firmalarının taleplerini karşılayıp AKP-yanlısı bir müteahhitler sınıfını beslemek ve nihayet seçmenlerine hizmet eden bir parti olarak popülist imajını sürdürmek. Kent üzerine çalışan teorisyenlerin sıkça vurguladığı gibi, kentsel neoliberalizm, kendisine karşı bir tehdit oluşturabilecek halk hareketleriyle baş edebilmek için, otoriteryen idare tarzlarına sıkça ihtiyaç duyar. Kentsel politika, devasa kamu mallarının ve zenginliğin yeni hâkim kapitalist sınıfa aktarımının bir enstrümanı haline getirildiğinde, bu ihtiyaç daha da belirginleşir. AKP iktidarında bu, girişimci belediyeciliğin oluşumuyla sınırlı değildi; daha ziyade, kentsel politika üretimini merkezi devlet otoritesi düzeyinde yeniden ölçeklendiren çok büyük bir kurumsal dönüşüm anlamına geliyordu. (İMECE, 2013)

Yukarıdaki alıntının işaret ettiği eksenleri ve otoriteryanizm, yeni kentsel politika ve kentleşme formları ile neoliberalizm üzerine genişleyen literatürün sunduklarını takip ederek, 6360 sayılı Kanun’la yeniden biçimlendirilen mekânsal ve yönetsel yapının, ziyadesiyle radikal bir otoriteryen kentleşme / şehircilik projesi olduğunu iddia ediyorum. Otoriteryen kentleşme / şehirciliğin başlıca tanımlayıcı unsurlarını şöyle sıralayabilirim:

  • devlet örgütlenmesinin türlü düzeylerinin, ama özellikle merkezî idarenin, seri ve yapılandırılmış biçimde hayata geçirdiği aktif, akut ve sert müdahale, eylem ve düzenlemeler
  • (kentsel) toprak rantı ve türevi kazançları maksimize edip mevcut ya da serpilmekte olan ve özellikle iktidarla organik ilişki içinde bulunan toplumsal gruplara aktarma amaç ve yönelimi
  • yasama ve / ya da yürütme yetkisinin yanı sıra idarî enstrümanların da kullanımı
  • formel ve / ya da hukuk-dışı yollara başvurulması
  • rıza ve / ya da güç kullanımına yaslanılması.

(Kentsel) mekânı dönüştürmenin ve mekân üzerinden üretilen kazançları (yeniden) dağıtmanın çeşitli formları, AKP’nin 2000’lerde izlediği ekonomik, dolayısıyla mekânsal politikalarda merkezî bir rol oynuyor. 2014 yerel seçimlerine göre %43’ünün belediye başkanlığını AKP’den seçilmişlerin yaptığı yerel yönetimlerden, eski Başbakan, şimdiki Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı da içerecek biçimde merkezî idare birimlerine kadar geniş bir yelpazede[7] devlet örgütlenmesinin bu süreçte aktif bir rolü var. Bugün kentsel dönüşüm devasa bir ölçeğe yayılmış durumda: Örneğin, kısaca “Afet Kanunu” diye bilinen Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun’un 2012’de yürürlüğe girmesini takiben, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, “yapı stoğunun yaklaşık %40‘ ının (6-7 milyon konut) yenilenmesi ya da güçlendirilmesi gerektiği”nin tahmin edildiğini açıkladı.[8] Bu yasadan önce, çoğunlukla yoksul yerleşimleri hedefleyen dönüşüm ve yenileme projelerine zorla tahliyeler (yerinden etme) ve zaman zaman da kolluk gücü eşlik ederken; son üç yıl içinde alan orta-üst sınıf yerleşimlere de genişledi ve buralarda talep / rıza’nın daha baskın olduğunu görüyoruz. Son olarak, önceden kamusal ve müşterek olan alanları özelleştiren yatırımları, Kanal-İstanbul gibi büyük, nam-ı diğer “çılgın” projeleri, Kuzey Marmara Otoyolu, Üçüncü Köprü ve Üçüncü Havalimanı gibi büyük ulaşım projelerini anmalı (Bkz. örn., Christie-Miller 2014; Kuyucu & Danış 2014; Kuyucu & Ünsal 2010; Lovering & Türkmen 2011; Saraçoğlu & Demirtaş Milz 2014)

2013’te bir bilişim şirketi tarafından yapılan bir analize göre, yılın ilk yarısında alınan Bakanlar Kurulu kararlarının %60’ı imara ilişkindi: büyük imar projeleri, enerji yatırımları ve kentsel yenilemeye ilişkin kararlar başı çekiyordu.[9] Bu, yasama yetkisinin yanı sıra, dahası yasama yetkisinin üstüne çıkacak biçimde yürütme erkinin rant üretimi ve dağıtımının mekânsal pratikleri uğruna yoğun kullanımının çok somut bir göstergesi. (Kentsel) toprak rantının üretimi ve (yeniden) dağıtımında siyasî iradenin ve idarenin rolüne ilişkin resmi tamamlamak için, 2003’ten 2013 sonuna kadar geçen sürede Kamu İhale Kanunu’nun 32 kez değiştirildiğini, toplam 135 maddede değişiklik yapıldığını not edelim. 6360 sayılı Kanun’un gerekçesi etkenlik, koordinasyon, hizmet sunumunda kalite artışı ve kamu hizmeti sunumu maliyetlerine düşüş gibi beklenen yararlara referansta bulunmasına karşın, bu konjonktürde, toprak rantı üretimi coğrafyalarını genişletmek yönünde mekânsal-yönetsel yapıya bir makro müdahale olarak okunabilir -diğer siyasî ve seçimlere dönük hesaplanmış olan faydalarının yanı sıra.

6360, yasama erkinin kullanımını, dolayısıyla “formel / yasal araçlar”ı örnekleyen bir zirve-müdahale idiyse, enformel / yasa ve hukuk-dışı araçların gayri-menkul yatırımları ve kentsel toprak spekülasyonu üzerinden kazanç üretimi ve bölüşümünde tuttuğu devasa yer, Türkiye’nin yakın siyasî tarihinde bir damga. 17 Aralık 2013’ün üzerinden daha bir yıl geçmeden, nihai olarak 17 Ekim 2014’te, Cumhuriyet Başsavcısı’nın kararıyla, aralarında zamanın Başbakanı’nın oğlu Bilal Erdoğan’ın da bulunduğu şüpheli 185 kişinin tamamı hakkında takipsizlik kararı verilmiş olsa da…

Gezi ayaklanmasında olduğu gibi “devlete karşı komplo söylemleri”nin işe koşulmasıyla –şimdilik- karartılmış olan bu skandal, kimilerince hayretle karşılanmış olsa da aslında sadece AKP’nin yönetme usullerinin cisimlenmiş haliydi: Farklı ölçeklerden müteşebbislerden başlamak suretiyle değişik toplumsal çıkar gruplarını entegre edecek ve dahası yaratacak yönde dağıtım kanallarının oluşturulması… Massicard’ın (2014: 31) başarılı bir biçimde ortaya koyduğu gibi:

“AKP, her bir sektördeki diğer aktörlerin -her zaman açıktan olmasa da- aleyhine olmak suretiyle, büyük ölçüde ve toplumun bütün boyutlarını yeniden yapılandıracak biçimde, kendi kurumlarını ve müttefiklerini yarattı. İnşaat sektörü … alanında olan buydu, fakat medya gibi diğer alanlar da sayılabilir. AKP iktidarının on iki yılında, birçok sektör dönüştü ve şimdi önemli ölçüde AKP ve destekçilerinin hâkimiyetinde.”

AKP’nin başarısı da burada, “ekonomik ve siyasî karşılıklı bağımlılık ağları” yaratıp sürdürmekte yatıyor (Karaman 2013). Ne var ki, inşaat sektörünün şişirdiği ekonomik büyüme, öngörülebilir bir finansal krize doğru kaçınılmazcasına sürüklendikçe[10], bir yandan “idare etme”nin daha otoriteryen ve merkezileştirilmiş yollarına, öte yandan da sermaye akımlarının döngüsel hareketlerini devam ettirebileceği yeni alanlara ihtiyaç da artıyor. Tek parti hükümetinin yönetsel, dolayısıyla yerel seçimlerle iş başına gelecek birimlerin sınırlarını yeniden çizmedeki ilk ve acil siyasî amacı, 2009 yerel seçimlerinde olduğu gibi oylarda bir azalıştan kaçınmak, dolayısıyla Cumhurbaşkanlığı Seçimleri’ne doğru gücü konsolide etmekti (Doğan, 2013). Ama ikinci ve daha uzun vadede, Kanun, çok büyük ölçekte kırsal toprakları bir hamlede kentsel toprağa dönüştürdü, dolayısıyla kentsel imar faaliyetlerine açık hale getirdi. Kamusal ve özel kaynakların bu yeni metropoliten alanlara transferinin desteklenmesiyle beraber, çok geniş bir coğrafya kentsel rantlarda artışa hizmet edebilecek bir vasıta haline geldi. Bu yönetsel yeniden yapılanma, bütünüyle kırsal alanların ve tarımın aleyhine. Yakın zamanlı bir çalışmanın işaret ettiği gibi:

“Kanun tarafından tanımlanan Büyükşehir Belediyesi, temel olarak, ne bir şehrin ayırt edici niteliklerine sahip bir yerleşim, ne de nüfusa kamusal ve beledî hizmetler sunmakla yükümlü bir teşkilât. Lafzen yönetsel ve malî özerkliğe sahip yönetsel bir bölge. Ne var ki son 30 yıldır, mevcut Büyükşehir Belediyeleri, İl sınırlarına değin yayılan geniş kırsal alanlara hizmet etmeye uygun bir yapılanmaya sahip olmadıklarını gösterdiler.” (Karagel & Üçeçam Karagel, 2013)

Üçüncü olarak (ki aslında daha pek çok unsur sayılabilir), yasanın hem hazırlanma ve kabul süreçleri hem de getirdiği yönetsel yapı, bir yandan demokratik yasama usulleri, öte yandan da katılımcı yerinden yönetim imkânları açısından ciddî bir geriye düşüş. Tek başına Türkiye yerel yönetimlerinin neredeyse yarısını ortadan kaldırmak bile, yönetime olası katılım kanallarından birini kalıcı olarak tıkamak demek (Duru, 2012). Sınırları il sınırlarıyla örtüşen büyükşehir alanlarında etkin yurttaş katılımının sağlanması olanaklı değil. Bir başka ilişkili mesele de elbet, yerel yönetsel sınırların yeniden çizilmesi ve küçük yerel yönetimlerin tüzel kişiliğinin ortadan kaldırılmasına ilişkin karar sürecinin yukarıdanlığı ve yerel özerklik. Hizmetlerin ve altyapının daha iyi sunumu için “optimal büyüklük” arayışıyla geniş yerleşimlerin daha küçük yerleşimlere ayrılması ya da tersine küçük birimlerin birleştirilmesi / büyük yerleşimlere katılması, birçok ülkede izlenegelen yöntemler (Bkz. örn., Baldersheim & Rose 2010; Denters vd.. 2014: 3-4; Meligrane 2004). Ne var ki, küçük birimlerin güçsüzleştirildiği ya da ortadan kaldırıldığı pek çok örnekte, hizmet ve altyapı sunumunda etkenlik amacının, yerel demokrasi, yurttaş katılımı ve özerklik özlemlerinin önüne geçtiği de bir gerçek. Dahası, özellikle kırsal yerleşimlerin massedildiği durumlarda, etkenlik ve verimlilik amacının kendisi bir fiyaskoya dönüşebiliyor: Sadece yerel yönetime erişme kabiliyetinin azalması ve ortaya çıkan hizmet boşlukları dolayısıyla değil, kırsal toprağın tarım-dışı amaçlarla kullanım biçimlerinin yarattığı sorunlar dolayısıyla da (Mengi and Çınar, 2015: 55).

30 Mart 2014 yerel seçimlerine doğru AKP’nin siyasî sloganı “Yeni Türkiye, Yeni Şehirler” idi.[11] Bu başlık altında aslolarak, mevcut ve öngörülen kentsel dönüşüm ve yenileme projelerine dair rakamlardan başka hiçbir şey yoktu. Bildirge “denetimsiz ve plansız yerleşim yapıları”nın altını çizer ve belli ki bunu AKP iktidarı öncesi dönemin karakteristikleri olarak öne çıkarırken, Ankara’da 350 milyon dolarlık yeni Cumhurbaşkanlığı sarayının inşaatı idarî yargı kararlarına rağmen devam ediyordu. Saray, bilindiği üzere, AKP’nin “Yeni Türkiye” sloganıyla kampanyasını yürüttüğü Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden sadece birkaç ay sonra, Sonbahar 2014’te, illegal, ruhsatsız bir sembolik kütle olarak tamamlandı ve Türkiye’nin eski Başbakanı yeni Cumhurbaşkanı ile ailesine ev sahipliği yapmaya başladı. Kanımca, 6360 sayılı Kanun, “merkez”i “tepe”de tahkim eden bu sürekliliği tesis eden köprülerden biridir.

Sonuç Yerine

Mekânın siyasî, yönetsel ya da ekonomik düzeylerde ve çoğu kez bu düzeyleri bir karşılıklı bağımlılık ilişkisi içine sokacak biçimde yeniden düzenlenmesi ve yeniden dağıtımında otoriteryen yöntem ve yaklaşımlar, hiç şüphesiz ne Türkiye’nin geç-AKP iktidarı dönemine ne de 2000’lerin ikinci yarısına özgü. Noktasal ölçekte, ulus-devlet ölçeğinde ya da dünya ölçeğinde mekân siyasî güçlerin ve iktidarın her daim hedefi ve nesnesi oldu. Bununla beraber, farklı coğrafya ve tarihlerde devletin yeniden yapılanması ve yeniden tanımlanmasıyla mekânın yeniden ölçeklendirilmesi politikalarının el ele ilerlediği kritik momentleri ayırt etmek gerekir. Bu metin, Büyükşehirlerin sayısını neredeyse ikiye katlarken onları bölgeselleştiren 6360 sayılı Kanun’un, böylesi bir momentin ifadelerinden biri olarak okunabileceğini öne sürüyor.

2002’den bu yana tek başına iktidarda olan ve yeni-muhafazakârlık / yeni-Osmanlıcılıkla neoliberal şehirciliği uzlaştırmada çok büyük bir başarı gösteren AKP, 2001 ekonomik krizinden aslolarak inşaat sektörünü canlandırarak çıktı; tıpkı 1980’lerin başlarındaki askerî idare gibi. Zamanla, özellikle 2000’lerin ortalarından itibaren, devletin inşaat sektörünü destekleyen politikaları çeşitli yeni ya da yeniden yapılandırılmış merkezî idare birimlerinin sektöre aktif ve doğrudan katılımıyla buluşmaya başladı. 2005 ve 2013 yılları arasındaki sekiz yıldan beşinde sektör GSYİH’dan daha yüksek oranlarda büyüdü (Intes 2014: 2): İstisnai olarak eksi değer gösteren 2008 ve 2009 yılları, küresel finans krizini takiben genel seçimle sonuçlanan bir siyasî gerilim ve belirsizlik dönemine karşılık geliyor. Eksi değer olmasa da GSYİH’dan daha düşük değer gösteren üçüncü yıl, 2012, yine bir küresel durgunluk dönemini yansıtıyor. Öte yandan, 2006, 2010 ve 2013 yıllarında sektörün büyüme oranı GSYİH’nınkini neredeyse ikiye katlamış.

Sektördeki pek çok agresif proje ya kamu ihaleleri ve / ya da kâr bölüşümüne dayalı kamu-özel sektör ortaklığı yoluyla ya da firmalara sağlanan geniş ayrıcalık ve kolaylıklarla yürütülürken, yeni bir sermaye birikimi tarzı ve hükümete yakın yeni ekonomik güçler hakimiyet kazandı. Şeffaflık ve yasal / hukukî denetimden çoğunlukla uzak süreçler icat ve ihale edilen işlerin de kazançların da belli ellerde yoğunlaşmasını olanaklı kıldı.

Zorla tahliyelerin, mülksüzleştirmenin ve ortak/kamusal alanların özelleştirilmesinin eşlik ettiği böylesine yoğun ve sistematik yıkım/yeniden inşa süreçlerinde, kullanım ya da artan değişim değerini dağıtmak suretiyle rıza sağlamak her zaman olanaklı değildir. Böylece otoriteryen ve anti-demokratik idare usulleri giderek daha fazla devreye girdi. Planlama yetkilerinin merkezîleştirilmesi bu geçişin bir bileşeniyse, (yerel) yönetsel sistemin yeniden yapılandırılması bir diğeriydi. Bütün bunlara çok yoğun bir yasama faaliyeti ve çoğunlukla yasama erkinin yerine ve üstüne geçen Bakanlar Kurulu kararları eşlik etti. Bütün bir Cumhuriyet tarihinde kamu yönetiminde bir hamlede yapılmış en radikal yeniden-düzenleme olan 6360 sayılı Kanun, sadece ilgilendirdiği yönetsel birim sayısı, nüfus ve alanın hacmi itibariyle ya da kamusal ve siyasî tartışmayı bütünüyle dışlamış olan yasama süreci dolayısıyla değil, aynı zamanda içine yerleştiği siyasî-ekonomik konjonktürel bağlam dolayısıyla çok kritik.

Temelleri Eylül darbesinden sadece birkaç ay sonra atılan Büyükşehir Belediyesi sistemi, Büyükşehir Belediyesi’ni ilçe belediyeler üzerinde vesayet benzeri yetkilerle donattığı ve yerel düzeyde merkeziyetçiliğe sebep verdiği gerekçeleriyle eleştirilegeldi. Bu yetkiler, özellikle planlama alanında 2004 yılında güçlendirilmişti (5216, md. 11). 6360’ın bir tür provası 2009 yerel seçimlerinden önce, 16 büyükşehirde 283 belde belediyesinin tüzel kişiliğine son veren ve ilginç bir geçici maddeyle büyükşehir belediyesinin sınırlarını genişleten 5747 sayılı Kanun’la yapılmıştı. Büyükşehir belediyelerinin sınırları yeniden çizilmekle kalmamış, seçim aritmetiği neticesinde birçok ilçe belediyenin sınırları yeniden çizilmiş ve –Eminönü gibi- kimileri ortadan kaldırılarak başka ilçe belediyelere bağlanmıştı. 6360 sayılı Kanun; o zaman YSK, Danıştay ve Anayasa Mahkemesi kararları sayesinde ancak kısmen uygulama alanı bulabilen bu siyasî mühendislik planının devasalaşmış bir tekrarı olarak bu kez bir hamlede ve başarıyla hayata geçirildi.

Yakın gelecekte yeni büyükşehir belediyelerinin kurulması kuvvetle muhtemel, çünkü Kanun, kriterleri azaltarak bu süreci kolaylaştırdı. Nitekim böylesi bir genişletmenin ilk sinyalleri de 2014’’ün son ayında geldi. Hükmet sözcüsünün telaffuzu, toplamda, Türkiye illerinin yarsına tekabül ediyor. Özetleyecek olursak, hem şu an hem de gelecekteki olasılıklarıyla, böylesi geniş kapsamlı bir yukarıdan-aşağıya yeniden ölçeklendirme, hükmetmenin ve hâkim ekonominin mekânını genişleten, buna karşılık yerel siyasetin, aktif yurttaşlığın ve demokratik yerinden yönetimin alanını daraltan bir tasarruf olarak önümüzde, yaşadığımız yerlerde, etrafımızda…

 

DİPNOTLAR

[1] AKP iktidarında İslami siyasetin yeni-liberal kapitalizmle çok başarılı bir biçimde eklemlenmesinin vektörlerini disiplinler-arası perspektiften araştıran kapsamlı bir çalışma için bkz. Coşar & Yücesan-Özdemir, 2012.

[2] Örneğin: “Kapanacak 33 belediye 24 günde kurtuldu”, http://www.milliyet.com.tr/kapanacak-33-belediye-24-gunde-kurtuldu/siyaset/siyasetdetay/12.12.2012/1640495/default.htm

[3] Türkiye, Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’nı 3723 sayılı Kanun’la 1991’de kabul etti (RG. 21877, 21 May 1991). Şart’a konulan ve şimdiye değin, “yerel yönetimlerin güçlendirilmesi”ne dair bütün söylemlere rağmen kaldırılmamış olan çekinceler, yerel özerkliğe güvence getirmek ve bu ilkeyi korumaktaki merkezî isteksizliği de yansıtır.

[4] Söz konusu kanunun merkezîleştirme, otoriteryen ve yukarıdan karar-alma süreçleri bağlamında bir değerlendirmesi için bkz. Eliçin, 2014.

[5] Bir dizi bağımsız rapor için bkz., Ellis 2013; HRW 2014; Tansel 2014. Otoriteryen ve muhafazakâr AKP popülizmine neoliberal hegemonyanın sağladığı meşrulaştırıcı çerçeveyi analiz eden yakın zamanlı bir derleme için bkz. Akça, Bekmen & Özden 2014.

[6] Aynı zamanda bkz. Alkan & Salman 2015; Gürcan & Peker 2015 ve Kuymulu 2013.

[7] Örneğin: Erdoğan: A Country cannot… Real Estate News; Recep Tayyip Erdogan, Economy… Adukovska.

[8] http://www.csb.gov.tr/gm/altyapi/index.php?Sayfa=sayfahtml&Id=2091, 12 Nisan 2015’te erişildi. Aynı zamanda bkz.: Reclaiming, Rethinking…, 2014.

[9] Bakanlar Kurulu 2 yıldır imar gündemi ile… WSJ.

[10] Bkz.: Colombo 2014, Forbes; Dombey 2014, Foreign Affairs; Zeynalov 2015, Al Arabiya News.

[11] Yeni Türkiye Yeni Şehirler, 2014, AKP.

 

KAYNAKLAR

Adıgüzel, Şenol & Murat Tek (2014) 6360 Sayılı Yasa ve Türkiye’nin Büyükşehir Belediyesi Sisteminde Değişim: Hatay Örneği, Çağdaş Yerel Yönetimler, Cilt 23 Sayı 3, s. 73-102.

Akça, İsmet, Ahmet Bekmen & Barış Alp Özden (eds) (2014) Turkey Reframed: Constituting Neoliberal Hegemony, London: Pluto Press.

Alada, Adalet (2012) Büyükşehir Belediye Yönetimini Düzenleyen Yeni Yasaya İlişkin Forum’a Açılış Konuşması, İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Kamu Yönetimi Bölümü.

Alkan, Ayten (2011) Strengthening Local Democracy or Neo-Liberal Conversions? New Local Governmental Legislation in Turkey, Lex Localis, Vol. 9, No 1, pp. 23-38.

Alkan Ayten & Salman Cemal (2015) The Repercussions of Gezi in the Context of Relations Between (Urban) Space, Citizens, and Local/Central Governments”, Theoretical and Political Challenges of the Gezi Resistance, eds. Güneş Koç and Harun Aksu, Bremen: Wiener Verlag für Sozialforschung.

Andrews, Rhys & Tom Endwistle (2014) Public Sector Efficiency: Reframing the Debate, New York: Routledge.

Aulisch, Chris vd. (2011) Consolidation in Local Government: A Fresh Look, ACELG.

Arıcı, Fatih (2014) Kırsal Yerleşmelerin Üst Kademe Merkezlerle olan Ticaret ve Hizmet İlişkisi Üzerine Bir Araştırma: Bağbaşı-Pehlivanlı ve Serdarlı Örneği, Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisi, Cilt: 7, Sayı: 34, s.302-13.

Balkan, Neşecan, Erol Balkan & Ahmet Öncü (eds.) (2015) The Neoliberal Landscape and the Rise of Islamist Capital in Turkey, Berghahn.

Baldersheim, Harald & Lawrence E. Rose (eds.) (2010) Territorial Choice: The Politics of Boundaries and Borders, Houndsmills: Palgrave.

Brenner, Neil & Nick Theodore (eds.) (2002) Spaces of Neoliberalism: Urban Restructuring in North America and Western Europe, Oxford: Blackwell.

Bruff, Ian (2012) Authoritarian Neoliberalism, the Occupy Movements, and IPE, Journal of Critical Globalisation Studies, Issue 5, pp 114-6.

Camp, Roderic, A. (1978) Urbanization, Participation & Authoritarianism in Latin America, Polity, Vol. 10, No. 4, pp. 568-73.

Coşar, Simten & Gamze Yücesan Özdemir (eds.) (2012) Silent Violence: Neoliberalism, Islamist Politics and the AKP Years in Turkey, Red Quill Books.

Cox, Kevin (ed.) (1997) Spaces of Globalization: Reasserting the Power of the Local, New York: Guilford Press.

Çavuşoğlu Erbatur & Julia Strutz (2014) Producing Force and Consent: Urban Transformation and Corporatism in Turkey, City: Analysis of Urban trends, Culture, Theory, Policy, Action, Vol 18, Issue 2, pp. 134-48

Denters, Bas vd. (2014) Size and Local Democracy, UK & USA: Edward Elgar.

Doğan, Ali Ekber (2013) Kenti Azmanlaştırarak Birikim: Yeni Büyükşehir Yasasına Harvey’in Çerçevesinden Bakmak, http://www.e-hayalet.net/index.php/makale-sections-614/170-oenemli-makaleler/kenti-azmanlast-rarak-birikim-yeni-bueyueksehir-yasas-na-harvey-in-cercevesinden-bakmak, 13 Ocak 2015’te erişildi.

Duru, Bülent (2013) Büyükşehir Yasa Tasarısı ve Kent Hakkı, Bianet, 8 October 2012. at http://www.bianet.org/bianet/kent/141531-buyuksehir-tasarisi-ve-kent-hakki, 13 Ocak 2015’te erişildi.

Eliçin, Yeşeren (2014) Neoliberal Transformation of the Turkish City through the Urban Transformation Act, Habitat International Vol. 41, pp. 150–155.

Fisher Onar, Nora (2009) Neo Ottomanism, Historical Legacies and Turkish Foreign Policy, Ankara: EDAM Discussion Paper Series.

Genç, Fatma Neval (2014) 6360 Sayılı Kanun ve Aydın’a Etkileri, Adnan Menderes Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Cilt: 1, Özel Sayı, s.1-29.

Gündoğdu, İbrahim (2009) Kentsel Dönüşüm ve TOKİ: Yeniden Dağıtımcı Kentsel Siyasalardan Birikim Amaçlı Otoriter-Devletçi Kentleşmeye Geçiş” İktisat 499, 70-78.

Gürcan, Efe & Can Efe Peker (2015) Challenging Neo-liberalism at Turkey’s Gezi Park, New York: Palgrave Macmillan.

İMECE (2013) The Urban Roots of Gezi, Istanbul.

at http://www.toplumunsehircilikhareketi.org/index.php?option=com_content&view=article&id=292:the-urban-roots-of-gezi-istanbul&catid=8:makaleler&Itemid=15, 13 Ocak 2015’te erişildi.

Harvey, David (2006) Spaces of Global Capitalism, London: Verso.

Karagel, Hulusi & Döndü Üçeçam Karagel (2013) Administrative Geography Analysis of Legislation No. 6360 Regarding Metropolitan Municipalities in Turkey (2012) 3rd International Geography Symposium, GEOMED2013, 10-13 June 2013, Antalya, Turkey, Ed. Recep Efe, Munir Ozturk and Ibrahim Atalay.

Karaman, Ozan (2014) Urban Neoliberalism with Islamic Characteristics, Urban Studies, Vol. 50, No. 16, pp. 3412-27

Karasu, Mithat Arman (2013) 6360 Sayılı Büyükşehir Belediye Kanunu ve Olası Etkileri – Şanlıurfa Örneği, Gazi Üniversitesi İ.İ.B.F. Dergisi, C.15, S.1, s. 1-17

Keleş, Ruşen (2009, 6th ed.) Yerinden Yönetim ve Siyaset, İstanbul: Cem.

Kızılboğa Özaslan, Rüveyda, Hüsniye Akıllı & Kamil Özaslan (2015) Etkin ve Verimli Hizmet, Katılım ile Mali ve Fiziki Yeterlilik Algısının Belediye Tüzel Kişiliğinin Kaldırılmasına İlişkin Tutum Üzerindeki Etkisini Belirlemeye Yönelik Bir Araştırma, International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic Volume 10/2, pp. 611-30.

Kuymulu, Mehmet Barış (2013) Reclaiming the Right to the City: Reflections on the Urban Uprisings in Turkey, City: Analysis of Urban Trends, Culture, Theory, Policy, Action, Vol. 17, Issue 3, pp. 274-8.

Kuyucu, Tuna & Didem Danış (2014) Similar Processes, Divergent Outcomes: A Comparative Analysis of Urban Redevelopment Projects in Three Turkish Cities, Urban Affairs Review.

Kuyucu, Tuna & Özlem Ünsal (2010) ‘Urban Transformation’ as State-led Property Transfer: An Analysis of Two Cases of Urban Renewal in Istanbul, Urban Studies, 47(7): 1479-99.

Leitner, Helga, Jamie Peck & Erick S. Shepherd (eds.) (2007) Contesting Neoliberalism : Urban Frontiers, New York: The Guilford Press.

Lovering, John & Hade Türkmen (2011) Bulldozer Neo-liberalism in Istanbul: The State-led Construction of Property Markets, and the Displacement of the Urban Poor, International Planning Studies, Special Issue: Urban Development and Planning In Istanbul, Vol. 16, Issue 1, pp. 73-96.

Massicard, Elise (2014) A Decade of AKP Power in Turkey: Towards a Reconfiguration of Modes of Government? tr. Cynthia Schoch, Les Etudes du CERI – n° 205.

Meligrana, John (2004) Redrawing Local Government Boundaries: An International Study of Politics, Procedures, and Decisions, Vancouver: UBC Press.

Mengi, Ayşegül & Tayfun Çınar (2015) Transformation of Rural Areas into Urban Areas in Turkey after 1980s, in Challenges for Governance Structures in Urban and Regional Development, eds. Erwin Hepperle et al., Zürich: VDF, pp. 49-58.

Mihr, Anja (2010) Urbanization and Human Rights, Paper presented at 2009 Amsterdam Conference on the Human Dimensions of Global Environmental Change. http://www.anjamihr.com/resources/Urbanization$2BHuman+Rights-AnjaMihr.pdf, 10 Nisan 2015’te erişildi.

Özsalmanlı, Ayşe Yıldız & Çiğdem Pank (2014) Muğla’da Büyükşehir Belediyesi Yapılanması Sürecine İlişkin Bir Değerlendirme, Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi S. 2.

Pattnayak, Satya R. (1996) Globalization, Urbanization and the State: Selected Studies on Contemporary Latin America, University Press of America.

Peck, Jamie & Adam Tickell (2002) Neoliberalizing Space, Antipode, Vol. 34, Issue 3, pp. 380–404.

Saraçoğlu, Cenk & Neslihan Demirtaş Milz (2014) Disasters as an Ideological Strategy for Governing Neoliberal Urban Transformation in Turkey: Insights from Izmir/Kadifekale, Disasters, Volume 38, Issue 1, pp.178–201

Sengupta, Anita (2014) Eurasianism or Neo-Ottomanism: The Neighborhood in Turkish Foreign Policy, in Myth and Rhetoric of the Turkish Model, Sengupta Anita, Springer India, pp 75-100.

Tatar, Doruk 2012 The AKP’s Delirious Spaces: Enjoying the Notions of Construction and Architecture in Neoliberal Turkey, MA Thesis in Cultural Studies, İstanbul: Sabancı University.

Tomas, Mariona (2012) Exploring the Metropolitan Trap: The Case of Montreal, International Journal of Urban and Regional Research, Vol 36, Issue 3, pp. 554–67.

Türkmen, Hade (2011) Debates on Right to the City in Istanbul, Paper presented at the International RC21 Conference: The Struggle to Belong: Dealing with Diversity in 21st Century Urban Settings, Amsterdam.

http://www.rc21.org/conferences/amsterdam2011/edocs2/Session%2018/RT18-2-Turkmen.pdf, 10 Nisan 2015’te erişildi.

Vetter, Angelika & Norbert Kersting and (eds.) (2003) Reforming Local Government in Europe, Opladen: Leske & Budrich.

Wallace, Jeremy L. (2014) Cities and Stability: Urbanization, Redistribution, and Regime Survival in China, New York: Oxford University Press.

Zunino, Hugo Marcelo (2006) Power Relations in Urban Decision-making: Neo-liberalism, ‘Techno-politicians’ and Authoritarian Redevelopment in Santiago, Chile, Urban Studies 43, pp. 1825-46

INTES (2014, Mart) İnşaat Sektörü Raporu, http://www.intes.org.tr/content/MArt-2014.pdf, 18 Nisan 2015te erişildi.

TÜİK ADNKS istatistikleri

10 More Provinces are Becoming Metropolitan Municipalities, http://www.turkiyegazetesi.com.tr/gundem/213584.aspx, reached on 16th December 2014.

Akkoç Raziye (2015, 30 Jan.) Turkish President Recep Tayyip Erdogan: I want to be like Queen of UK,The Telegraph, at http://www.telegraph.co.uk/news/worldnews/europe/turkey/11380355/Turkish-president-Recep-Tayyip-Erdogan-I-want-to-be-like-Queen-of-UK.html, reached on 15th April 2015.

Bakanlar Kurulu 2 yıldır imar gündemi ile toplanıyor, http://www.wsj.com.tr/articles/SB10001424127887324823804579012352382927052, reached on 12th April 2015.

Christie-Miller, Alexander (2014, 21 Aug.) Erdogan’s Grand Construction Projects are Tearing Istanbul Apart, Newsweek, at http://www.newsweek.com/2014/08/08/erdogans-grand-construction-projects-are-tearing-istanbul-apart-262102.html, reached on 14th April 2015.

Colombo, Jess (2014, 3 May) Why The Worst is Still Ahead for Turkey’s Bubble Economy, Forbes, at: http://www.forbes.com/sites/jessecolombo/2014/03/05/why-the-worst-is-still-ahead-for-turkeys-bubble-economy/, reached on 14th April 2015.

Dombey, Daniele (2014, Jan-Feb.) Six Markets to Watch: Turkey. How Erdogan Did It — and Could Blow It, Foreign Affairs, at: http://www.foreignaffairs.com/articles/140338/daniel-dombey/six-markets-to-watch-turkey, reached on 15th April 2015.

Ellis, Robert (2013, 21 Oct.) Turkey: A House Divided, at: http://www.gatestoneinstitute.org/4026/turkey-divided, reached on 13 January 2015.

Erdoğan: A Country cannot Progress without Construction Sector, https://realestatenews.com.tr/erdogan-a-country-cannot-progress-without-construction-sector/ , reached on 12th April 2015.

Finkel, Andrew (2014, 6 May) Corruption Scandal Taints Turkish Construction, FT, at: http://www.ft.com/cms/s/0/68196132-cc98-11e3-ab99-00144feabdc0.html#axzz3X6o5mBob, reached on 15th April 2015.

Girit, Selin (2014, 7 Jan.) A state crisis in Turkey? BBC News, at: http://www.bbc.com/news/world-25643222, reached on 15th April 2015.

Gürsel, Kadri (2014, 17 Sep.) Erdogan’s $350M Presidential Palace, Al-Monitor, http://www.al-monitor.com/pulse/originals/2014/09/turkey-erdogan-white-palace-presidential-residence.html#, reached on 17th April 2015.

HRW (2014, 29 Sep.) Turkey: Authoritarian Drift Threatens Rights, at http://www.hrw.org/news/2014/09/29/turkey-authoritarian-drift-threatens-rights, reached on 13 January 2015

Lowen. Mark (2014, 17 Dec.) Turkey’s Erdogan Battles ‘Parallel State’, BBC News, at: http://www.bbc.com/news/world-europe-30492348, reached on 15th April 2015.

PM Erdoğan Decided How to Divide Illicit Profits, Today’s Zaman, 6 Aug. 2014, at: http://candundar.com.tr/_v3/index.php#!#Did=27400, reached on 15th April 2015.

Recep Tayyip Erdogan, Economy Reforms and Public Policy in Turkey, https://adukovska.wordpress.com/2013/12/15/recep-tayyip-erdogan-economy-reforms-and-public-policy-in-turkey/, reached on 12th April 2015.

Reclaiming, Rethinking, Re-producing Space and Democracy, http://reclaimistanbul.com/2014/01/27/occupygezi-the-park-revolution, reached on 12th April 2015

Response of the Public Procurement Institution to Written Motion, 14.08.2014, http://www2.tbmm.gov.tr/d24/7/7-47866c.pdf, reached on 12th April 2015.

Rodeheffer, Luke (2013, 25 Dec.) A Vast Network of Corruption is Upending Turkey’s Government As Three More Officials Resign, Business Insider, at: http://www.businessinsider.com/corruption-networks-in-turkey-2013-12#ixzz3XO16bXUG, reached on 15th April 2015

Schleifer, Yigal (2013, 9 May), Is Turkey Becoming a “Constructocracy”? Eurasia, at: http://www.eurasianet.org/node/66949, reached on 13 January 2015.

Tansel, Cemal Burak (2014, 27 March) Reports of Turkey’s Authoritarianism are not Greatly Exaggerated, at: https://www.opendemocracy.net/arab-awakening/cemal-burak-tansel/reports-of-turkey%E2%80%99s-authoritarianism-are-not-greatly-exaggerated, reached on 13 January 2015.

Yeni Türkiye Yeni Şehirler (2014, 4 Mart), AKP, at: http://www.akparti.org.tr/site/foto/60277/yeni-turkiye-yeni-sehirler, 17 Nisan 2015’te erişildi.

Zeynalov, Mahir (2015, 13 Feb) Turkey’s Economy is Teetering on the Edge, Al Arabiya News, at: http://english.alarabiya.net/en/views/news/middle-east/2015/02/13/Turkey-s-economy-is-teetering-on-the-edge.html, reached on 17th April 2015.